24 Aralık 2017 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan 696 sayılı KHK ile getirilen tek tip kıyafet zorunluğu hakkında Eski Adalet Bakanı, Demokratik Sol Parti (DSP) Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Hikmet Sami Türk, aşağıdaki değerlen-dirmeyi yaptı:
“696 sayılı KHK’nin yayımı tarihinde yürürlüğe giren 103. maddesi ile ‘3713 sayılı Kanun kapsamına giren suçlar nedeniyle tutuklu veya hükümlü bulunanlar’ için ‘duruşmaya sevk nedeniyle ceza infaz kurumu dışına çıkarılmaları durumunda, ceza infaz kurumunca verilen giysileri giymek’ zorunluğu getirilmiş; Türk Ceza Kanunu’nun 309-312. maddelerinde düzenlenen suçlardan tutuklu ve hükümlü olanlar için ‘badem kurusu’; diğer suçlardan tutuklu ve hükümlü olanlar için ‘gri renginde göğüs ve pantolon bölümü bitişik (tulum) giysiler’ öngörülmüştür.
Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı işlenen suçların bir bölümü ile Terörle Mücadele Kanunu kapsamındaki diğer suçlar için iki ayrı renkte olmak üzere getirilen tek tip kıyafet zorunluğu insan onurunu kırıcı, ayrıca tutuklu olanlar için bir peşin mahkûmiyet görüntüsü yaratacak, hükümlü olanlar için bir ek ceza oluşturacak niteliktedir. Böyle bir zorunluk, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ile güvence altına alınan kişilik haklarına aykırı olduğu gibi; Sözleşme’nin 3. maddesinde yer alan “Hiç kimse …, insanlık dışı ya da onur kırıcı ceza ve işlemlere tâbî tutulamaz.” hükmü ile Anayasa’mızın 17. maddesinin III. fıkrasında yer alan “… kimse insan haysiyetiyle bağdaşmayan bir cezaya veya muameleye tâbi tutulamaz.” hükmüne aykırıdır.
Tek tip kıyafet zorunluğunun gerekçesini Guantanamo’yu da örnek göstererek açıklayan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın tutukluların duruşmalara gelirken mahkemeye saygının, adalete güvenin ifadesi olarak yorumlanabilecek biçimde düzgün giyinmelerini “… öyle kravatlı, öyle çok havalı şekilde gelmeyecekler, tek tip elbise giyecek, gelecekler.” sözüyle değerlendirmesi ise, insan haklarına saygılı bir hukuk devletinde son derece düşündürücüdür.”