“K A R D E Ş L İ Ğ İ M İ Z İ   U N U T M A YA L I M”
Prof. Dr. Dursun Kırbaş

“K A R D E Ş L İ Ğ İ M İ Z İ U N U T M A YA L I M”

Memleket isterim Gök mavi,dal yeşil,tarla sarı olsun; Kuşların çiceklerin diyarı olsun. Memleket isterim Ne başta dert,ne gönülde hasret olsun; Kardeş kavgasına bir nihayet olsun. Cahit Sıtkı Tarancı

Kobani’nin IŞİD militanları tarafından kuşatılmasına tepki olarak,yurt çapında meydana gelen olaylarda 32 kişinin öldüğü,360 kişinin yaralandığı,1177 araçın ve 1113 binanın yandığı İçişleri Bakanı Efkan Ala tarafından açıklandı.
Bu korkunç tahribat,televizyonlarda izlediğimiz yakıp-yıkma,yağmalama görüntüleriyle de birleşince,insan sormadan edemiyor.Bu şiddetin,öfkenin nedeni nedir?Bu insanlar ne istiyor?Onları sokaklara iten nedir?
Özellikle doğu ve güneydoğu Anadoluda  yaşanan olayların iktisadi,sosyal,kültürel,tarihsel boyutları olduğu bilinmektedir.Bu boyutların derin analizlerini ve çözümlerini,hükümetlerimize ve üniversitelerimize bırakalım. (altını ben çizdim) Çıplak gözle  buzdağının üst kısmında Türk-Kürt kavgası görünürken,su altında kalan ana blokta yoksulluk ve eğitimsizlik görünüyor.
Biran için pembe bir tablo çizelim.Ülkemizde kişi başı düşen milli gelir 25.000 dolar ve bölgelerarası  gelir eşitsizliği minumuma inmiş olsa ,bu kavga ve acı bilanço doğarmıydı?Bu durumda insanlar,tahriklerle veya dış etkilerle,alevi-sünni,türk-kürt,laz-çerkez,dinci-laik,inançlı-inançsız diye ayrışırlarmıydı?Ortalama geliri 15-20 bin dolar  olan Hakkariliyi ,Siirtliyi hangi güç sokakta şiddete bulaştırabilir?
Ne kadar gereksiz ve anlamsız bir kavga.Hangi birimizin elindeydi;türk,kürt,laz,çerkez,müslüman,
Hristiyan,alevi,suni,ezidi vs. olarak doğmak? Önemli olan insan olmak değil midir? İnsandan doğmuş olmakla insan olunmaz. İyi bir eğitimle,sosyal çevre ve imkanlarla;üretken,paylaşmacı,değer bilen, topluma katkı sunan insan olunabilir.
TUİK verilerine göre,2013 yılı itibarıyla,nüfusun en zengin %20’si gelirden %46.6 lık pay alırken,en fakir %20 gelirden  %6.1 lik pay almaktadır.Bu gelir uçurumu ve çarpıklık;en çok doğu ve güneydoğu Anadoluyu  vurmaktadır.Bölgedeki yoksulluğu yenmek için özellikle 1980 sonrası hükümetler özel bir gayret göstermişlerdir.Ancak 1984 yılından itibaren oluşan terör hareketleriyle bu çaba baltalanmış,günümüze kadar uzanmıştır.Bölgeye okul,hastane,yol,köprü,havaalanı vs. gibi yatırımların gelmesinin terör örgütünce engellenmesi,öğretmen ve mühendislerin kaçırılması düşündürücüdür.Bölge halkının daha iyi yaşamak,refah elde etmek için yatırım talebleri olması gerekirken;moltoflarla otobüslerin yakılması,banka otomatlarının tahrip edilmesi,mağazaların yağmalanması anarşizmin batağına düşüldüğünü gösterir.
Sorunun bir diğer yönüde,bölgede feodalitenin hala yaşamasıdır.Ancak;yaşar Kemal’in,Fakir Baykurt’un romanlarında çizdiği ağa porteler”
Yukarıdaki yazı çok eskilere dayanan bir dostluğumuz olan emekli öğretmen Osman
SiralTezel tarafından yazılmış. Ben de Kobani ve buna bağlı olarak ortaya çıkan olaylar üzerine birkaç kelam etmek istiyordum. Olay bu kadar basit  ve bize sunulduğu gibi mi? acaba olayı sadece ekonomiye indirgemek mümkün mü? Yazarın hükümetlere ve Üniversitelere bıraktığı bölüm(altını ben çizdim) özellikle es geçilmiş durumda. 20 yy. da Koçgiri, Şeyh Sait ve Dersim
olmak üzere 3 büyük silahlı kalkışma var. 1984’de olan PKK örgütlenmesini de sayacak olursak 4 oluyor.
Bütün Bunlar sadece ekonomik dengesizlikle açıklanamaz. Dilini konuşamama,ulusal kimlik inkarı, en başta gelen sebepler arasında sayılabilir. PKK denilen hareket siyasallaşmış ve kendi bölgesinde bir zemine oturmuştur. Çeşitli siyasal mücadele araçlarınıda kullanmaktadır. Siyasi otoritede onun araçlarını muhatap almak zorunda kalmıştır. Mücadele metodlarını onaylamaya bilirsiniz. Ama bu bir realitedir. Yok sayamassınız. Değerli dostumun bir yanılgı da feodalitenin  hala yaşadığını iddia etmesidir. Oysa PKK feodalitayı parçalamıştır. Hareketin içerisinde
binlerce kadının yer almasını da ayrıca değerlendirmek gerekir. Çıplak gözle görünene değil, buzdağının altına bakmak gerekir. Yukarıdaki değerlendirme aydın çevreler de çokça kabul gören bir anlayıştır. Ama buzdağının görünen yüzüne göre bakınca böyle olmaktadır. Ne kadar gereksiz ve anlamsız bir kavga diye başlayan (ben siyah bolt yaptım) paragrafta hümanist açıdan çok anlamlı ama yine de boşlukta kalıyor. Zira insanlar kendi anadilini konuşamamayı, öğrenememeyi, yazamamayı ,mezhepsel baskıyı (alevilere yapılan baskılar) öne alıyor. Bütün hoşlanmadığımız, çaresizliğin ürettiği ve bizim onaylamadıklarımıza da empati ile bakabilirsek sorunun üstesinden gelebiliriz. İŞİD’de böyle bir çaresizliğin ürettiği bir vahşet değil mi?
Değerli dostum O. Tezel’e teşekkür edelim, düşüncelerimi anlatmama sağladığı katkıdan dolayı. Kimse kardeş kavgası istemiyor. Önce kardeşler arasında kardeş hukukunu oluşturmak gerekir. Bu hukuk oluşmadan kardeşlik olmuyor gelişmiyor. Bunu unutmamak gerekir. Gün kardeşlik hukukunu oluşturma günüdür.