Akıntıya kapılmış gibi yürüyen, donuk, ifadesiz yüzlü insanların sayısı ne çok, sizin de dikkatinizi çekti mi? Belki de siz de o insanlardan birisiniz, hiç düşündünüz mü?

Gerçekten ruhu yokmuşcasına, zombi gibi insanların var olduğunu görmek oldukça ürkütücü. Gencecik insanların bile yüzündeki bitkin ifadeyle iki adım atmaktan aciz olması endişe veriyor. Bunun sebebi üzerinde durmamız gereken; televizyon kanallarındaki sadece vakit öldürmeye yarayan diziler ve yarışma programları. Hani şu; çok yavaş ilerletilen diziler, dakikalarca “kutudaki büyük mü küçük mü” düşündürtülüp kutu açılmadan önce de dakikalarca reklam arası yayınlanan yarışma programları…..

Evet, tüm dünyada insanlar medya kanalıyla adeta sürekli narkoz verilerek uyutuluyor. Bunun sonucunda yaşam enerjisini kaybederek bitkin düşmüş, dizilerde işlendiği kadarıyla sınırlı küçük hedefleri olan, yalnızca kendi dertlerine odaklı insanlar oluşuyor. Tüm insanları bu şeytani tuzaktan kurtarmak için hepimize görev düşüyor. Uyanmış olan herkes çevresine, ülkemizde ve dünyada yaşananları, terör vahşeti nedeniyle zor durumda olan insanları anlatmak durumundayız. Dünyadasistemli şekilde yaygınlaştırılan, şiddetin kaynağınefret kültürüne karşı, tüm dünyada sevgiyi, affedici olmayı, hoşgörülü olmayı yaygınlaştırmalıyız. İnternetin, sosyal medya ağlarının varlığını düşünürsek, barışı sevgiyi insanlara anlatmanın çok zor olmadığını görebiliriz.

Amerikan Kalp Birliği’ nin yeni yayınladığı araştırmaya göre; hayatta bir amacı olan insanların kalp hastalıkları ve felç riskine karşı daha dirençli olduğu tespit edilmiş. Yaşamak için bir amaca sahip olmanın ve bunun için gayret etmenin kalbimizi koruduğu ve bizi hayatta tuttuğunu açıklayan Kardiyog Dr. Randy Cohen; sağlığımız için kendimize neden yaşadığımızı ve bu hayattaki amacımızı sormamız gerektiğini de ekliyor. Konuyla bağlantılı bir diğer önemli tespit; depresyon ve endişenin kalp hastalıklarını arttığı, olumlu düşünmenin ve sosyalleşmenin ise kalp hastalıklarını azalttığıdır.

Gerek sağlıklı bir birey olmak gerekse de manevi tatmin yaşamak için hayatta bir amaç edinmenin öneminin bilimsel bir gerçek olduğunu görmüş olduk. O zaman yalnızca ufku dar, dünyası küçük insanların yeterli görüp amaç edineceği küçük hedeflerle yetinmeyelim. Daha fazlasına odaklanalım. Dünyadaki tüm çocukların şen kahkahalar atması, hiçbir ayrım olmadan kadın erkek tüm insanların mutlu, huzurlu olması için çabalayalım.

Sevgiyle, dostlukla kalın,