Ülkemiz ve Milletimizin Bölünmez Bütünlüğü Parçalanıyor mu?
Metin Bostancıoğlu

Ülkemiz ve Milletimizin Bölünmez Bütünlüğü Parçalanıyor mu?

Cumhuriyetimizin temel organları yasama, yürütme ve yargıdır.

Bu organlardan hiçbiri diğerinin üzerinde değildir. Biri diğerinin yetki ve görev alanına müdahale edemez. Bu genel kurala rağmen ülkemizde yasama, yürütmenin emri altındadır. Yürütmeyi oluşturan siyasi gücün (parti veya partilerin)  TBMM’den güven oyu alması çoğunluğun oyuna sahip olmasına bağlıdır. İster tek parti hükümeti, isterse koalisyon hükümeti olsun bu şart değişmez. İşte bu çoğunluk TBMM’nden her zaman hükümetin istediği kanunları çıkarır, istemediği kanunları değiştirir ya da yürürlükten kaldırır. Yasama (TBMM) yürütmenin (hükümetin) sağlıklı bir şekilde denetimini de sağlayamaz. Yani, hükümet (idare) yasamanın (TBMM’nin)  yetki ve görev alanına müdahale edemez kuralı işlemez.

            Devletin başı olan Cumhurbaşkanını da, nitelikli çoğunluğu varsa  tek parti, yoksa koalisyonu oluşturan partiler, meclisi kontrolü altında tutmanın yanında Cumhurbaşkanını da seçer, iktidarın nitelikli çoğunluğu yok ise istemediği bir kişinin Cumhurbaşkanı seçilmesi olanaksızdır.

            Her iki halde de hukuk devleti anlayışı iktidarın mecliste uyum aramasını gerektirir.

            AKP hükümeti ve Başbakan hukuk devleti  kavramını işine geldiği zaman hatırlamakta, işine gelmez ise hukuk devleti sözcüklerini ve  uyum sözcüğünü hiç kullanmaz.

            TBMM çatısı altındaki tüm yasama faaliyetleri ve Cumhurbaşkanlığı seçimi böyle olmuştur. Bilhassa Cumhurbaşkanlığı seçimi için, önce uyum arayacağım demiş sonrasında Sayın Gül’ü bu göreve tayin ettiğini açıklamıştır. Mecliste yapılan oylamalar göstermeliktir.

            Anayasanın 104. Maddesine göre , Türkiye Cumhuriyetini ve Türk Milletinin birliğini temsil edecek olan Cumhurbaşkanı Anayasanın uygulanmasını, Devlet organlarının düzenli ve uyumlu çalışmasını gözetecektir. Bu nedenle Cumhurbaşkanının tarafsız olması, herhangi bir siyasi partinin mensubu, yandaşı olmaması gerekir.

            AKP’nin nitelikli çoğunluğa yakın gücüne, MHP’nin desteği de eklenince seçilen Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafsız olması gerekirken İktidar partisinin yandaşı tutum ve davranışları ile görevinin adamı olamamıştır.

            TBMM’nin çıkardığı kanunların  Noter görevini başarı ile yürütmektedir.

            Anayasa Mahkemesi üyelerinin, YÖK Üyelerinin, Radyo Telvizyon Üst Kurulu (RTÜK) Üyelerinin ve Üniversite Rektörlerinin seçiminde nitelik ve liyakate değil AKP’ye yakınlığı kıstasına bakmaktadır. Böyle tarafsız Cumhurbaşkanlığı mı olur ?

            Cumhurbaşkanına Anayasanı 104. Maddesi ile verilen en önemli görevlerden biri devlet organlarının düzenli ve uyumlu çalışmasını gözetmektir.

            Peki,  devlet organlarımız uyumlu ve düzenli çalışıyor mu ?

            Bu soruya olumlu cevap verebilir misiniz ?

            Devletin temel organları arasında (yürütme  ile yargı arasında, yürütme ile üniversiteler arasında,  yürütme ile silahlı kuvvetler arasında) yürütmenin (İKTİDARIN) sebep olduğu iletişimsizlik, kopukluk, çekişme, husumet, uyumsuzluk had safhaya gelmiş ise hem iktidarın hem de cumhurbaşkanının kendisine çeki düzen vermesi gerekmez mi ?

            Silahlı Kuvvetlerimizi kurum olarak yıpratmaya yönelik tuzaklar, bu tuzaklara savcıların alet edilmesi devletimizin Cumhuriyetimizin temeline konulmuş birer tahrip kalıbı değil de nedir ?

            Bu Cumhurbaşkanı, bu yapıdaki TBMM, bu iktidar ülkemizi parçalanmaya götürüyor diyenler haksız mı ?         

            Ülkemizin bölünmez bütünlüğüne kasteden, Cumhuriyetimizi “Karşı Devrim” ile yok etmeye çalışanlar mı dış güçleri kullanıyor, yoksa “Dış Güçler” mi iktidarı kullanıyor sorusuna sakin kafayla cevap veriniz.

Sevr’i  yeniden masaya getirmek isteyenler, ülkemizi o gün parçalayamayan güçler,  AKP iktidarı eli ile sahnedeler.

            Karşı Devrimciler ile Dış Güçler el ele olunca vereceğiniz iki cevap da doğru olacaktır.

DİĞER YAZILAR