Kültürel değerleri güncel yaşama uyarlamak kolay mıdır? Basmakalıp cümlelerle kültür şudur, bu değildir, tanımı şöyledir, böyle ifade edilir şeklinde alenen ezber kalıplarla konuya giriş yapmak ve noktalayıp geçmek istemiyorum. Kelimeler üzerinde çok yoğunlaşır da bazen ifade edemez insan. Değerler, gelenekler, maddî ve manevî tüm güzellikler aslında kültürü içine alır da farkında olmayız. Bastığımız her taşın, yürüdüğümüz toprağın karış karış her köşesinde atalarımızdan şehit kanı yer aldığını hatırlayarak yürüsek bu bile kültüre bakış açımızı çok güzel yorumlar. Nefes aldığı her saniyenin hakkını dolu dolu verebilmeli insanoğlu.
Güneşi selâmlayan her bir çiçeğin, bulutu arzulayan yağmurun, toprakla demlenen ıslaklığın zerre kadar hisleri vardır. Anadolu toprakları kültürün, kültürel değerlerin, kültürlenme ve kültürleşmenin en somut örnekleridir. Apaçık kültürel değerleri sergiler, dededen toruna medeniyet beşiğinin somut ve soyut örneklerini harita misali Türk gencine aşılar. Alman, Fransız, Japon, Arap, İngiliz, Yunan, Bulgar ya da akla hangi milletten insan gelirse gelsin her bir insanın kendi anavatanında masallar gibi geçmişi vardır. Medeniyet, yıkılmaz bir köprü gibi demirden zincirlerini tarih sahnesinde gönüllerde yumuşatıverir. İnsan geçmişi olmadan yaşayabilir mi? Hiç okuyup araştırmadan da bilgi edinebilir mi? Çok gezen mi yoksa çok okuyan mı bilir? Bilgi insanın ayağına hazır mı gelir yahut onu biz mi şekillendiririz? Toprak ana her insanı aynı anda tek kültürde barındırabilir mi? Medeniyet çerçevesi geçmiş ile geleceği şimdiki zamanda kucaklayabilir mi?
Daha binlerce zihinlerde biriken bu tarz sorularla tarihimizi sorguladığımız olmuştur. Geçmişiniz, tarihten hayat sahneniz, her bir maddî manevî değerleriniz sizi tarihin beşiğinde kucaklar. Kültür öyle kolayca ifade edilebilecek somut bir varlık da değildir. Görerek, yaşayarak, tadarak, yorumlayarak, okuyup keşfederek, o atmosferi yudumlayarak ilerleyen geniş süreçte kendini gösterir. Giyim tarzı, bir yemeği elle yemenin zevki, antika bir eşyada yorum yapma, sanatsal bir tabloyu seyretme, tarihi bir romandan güzel bir yazı çıkarma, atalarımızdan bugüne kalan yemek tariflerini mutfağımızda deneme ve daha birçok örnek birer kültür aşılar.
Kültür ve yaşam içi içe, gönül gönüledir. Yaşamın her bir anı kültür tadında, yaşama ve yaşanmaya değecek kadar eşsizdir. Anadolu’yu karış karış gezen bir insan araştırma yolculuğuna çıksa ne çok şey bulacaktır. Yol üstünde adını bilmediğin ve ninenden adını yeni öğrendiğin ot ve çiçekler, ata binmenin üslubu, Türk ata sporumuz olan yağlı güreşteki kurallar, bir ağacı yaşatmanın püf noktası, her yöreye ait yöresel yemek tarifleri, el yapımı kıyafetler, abideler ve tarihi harabeler ve daha binlerce örnek kültürün ne olduğunu yansıtır sizlere. Kültür; bir yaşam biçimi, yaşayarak görme felsefesi, hayatın ta kendisidir. Anadilimizdeki türkü, atalardan bize kalan masallar, dedemize özgü bir şiir ve daha fazla örneğin her biri kültüre kucak açar. Kültür, hayatın parçasıdır ve biz de o parçanın canlı bir varlığıyız.
KONUK YAZAR