Aileye, değerlere dair konulara değinsek ve bir muhabbet yaratsak orada. İnsan ne yapsa etse hakkını ödeyemez ana baba emeğini şu hayatta. Kul hakkından da üst mertebede, karşılıksız sevgileri var ne de olsa. Haydi kısa bir şiir sunalım anne babamıza, ailesi hayatta olanlara ve olmayanlara armağan olsun:
AİLE
Sağ çıkıp günlük savaştan
Evin yolunu tutmuşum
Yemek yedik, çocuklarım uyudu
İniyor üstüme yavaştan
Allah’ın bembeyaz bulutu
Kederlerini unutmuşum.
Hayatta olduğuma
Seviniyorum şimdi
Kavuştum çoluk çocuğuma
Koltuğuma uzandım, rahatım
Kahvem içime sindi
Başladı gecelik saltanatım.
BEHÇET NECATİGİL
Sıcacık bir aile sohbeti… O koca bir çaydanlıkta kaynayan bir demlik kara çay tek başınızayken o kadar tatlı değildir, unutmayın. Kara bir çay, bardak bardak dolunca fazla gelip musluğa yahut çöpe dökülen çay, sohbetsiz bir sofra, soğuyan çaylar. Oysa çoluk çocuk toplanın bakalım bir de. O rengi açılmış, taze, tam deminde, sıcacık, içtikçe bereketlenen, devamında çaydanlığa tekrardan üstüne sıcak su ilave edilip çoğaltılan, hoş sohbet ve kahkahası bol bir hâl alır. Böyledir mutluluklar. Itır çiçeğinin etrafında içilen, bahçe sohbetlerinde evin hanımı çayın yanına çörek ya da bisküvi getirmişse daha da güzelleşir o ortam. Belki uzunca bir şiir ama şair ve ressam Bedri Rahmi’nin bahara dair bir şiiri takıldı not aldığım şiir listesinden. Şiirin tamamını sunsak ve ikram etsek ailemize:
BAHAR VE SELAM
Yılda bir kere çıldırır ağaçlar sevincinden
Rabbim ne güzel çıldırır.
Yılda bir kere uzatır avuçlarını yaprak;
Sevincinden titreyerek.
Yılda bir kere kendini verir toprak
Yılda bir kere yarılır bahçeler hazdan
Rabbim ne güzel yarılır.
Biz de bir kere sevinebilseydik.
Çiçek açmış ağaçlar gibi çıldırasıya.
Kimbilir belki bir gün sulh olunca
Biz de deliler gibi seviniriz,
Ağaçları ve baharı taklit ederiz
Renkli bez parçalarıyla donatırız şehri
Renkli ampuller asarız pencerelerden
Kimbilir belki bir gün sulh olunca
Biz de çatır çatır çatlarız binbir yerimizden
Ağaçlar gibi.
Bedri Rahmi EYÜBOĞLU
Rabbim ne güzel şeyler yaratıyor da bazen fark edemiyoruz. Yeşeren her bir daldaki yaprağın hürmetine toprak da bereketleniyor. Leylekler bile tabiatın kıpırtısından haberdar, sıcak ülkelere gitme telâşındalar. Aklıma Sait Faik’in hikâyelerinde geçen doğa ortamı ve deniz geldi. Yazar nasıl da konuya aniden girip denize dair yaşadıklarını kaleme almış. İçten bir aile ortamı, kardeşlerle doyasıya oynanan oyunlar, keyifle okunan bir kitap, deniz kenarında yapılan uzun yürüyüş, sıcak bir Türk kahvesi, hafif bir müzik, bulunduğumuz manzaranın fotoğrafını ölümsüzleştirmek bir insanı nasıl da mutluluğa bürür. Sanki hafifleyip sevinçten uçacak olursunuz.
Bir şiir sunsak annemize. Sabah tam da önünde şiirimizi sesli okusak mesela ve öpücükle mutlu ediversek onu. Kâğıdımızdan bir mısra iğnelesek işe giden babamızın ceketine ve habersizce mutlu oluverse ve de günün yorgunluğunu unutuverse o anda. Bir şiir yazsak arkadaşımıza ve usulca kitabının arasına iliştiriversek. Mutlu olmak kolaydır aslında. Mutlu edersen fazlasıyla mutlu olursun. Eylülde sararan yapraklar misali yaza veda edip sonbaharı kucaklayan bir hoş geldin şiiri sunsak etrafa. Bir şiir sunsak dünyaya ve savaşa son verip barışı şiirle müjdelesek.
KONUK YAZAR