PROF. DR. TÜRK 'ANAYASA’DAKİ “TÜRK” TANIMI'

Anayasal ve yasal terim olarak ‘Türk’ sözcüğü etnik bir kimliği ifade etmez. Bu sözcük, Türk Milletinin her bireyini ve Türkiye Devletinin her vatandaşını, hiçbir etnik ayrım gözetmeksizin kucaklayan, onun vatandaş kimliğini belirten bir terimdir.

PROF. DR. TÜRK 'ANAYASA’DAKİ “TÜRK” TANIMI'
PROF. DR. TÜRK 'ANAYASA’DAKİ “TÜRK” TANIMI' Admin
Prof. Dr. Türk: “Anayasal ve yasal terim olarak ‘Türk’ sözcüğü etnik bir kimliği ifade etmez. Bu sözcük, Türk Milletinin her bireyini ve Türkiye Devletinin her vatandaşını, hiçbir etnik ayrım gözetmeksizin kucaklayan, onun vatandaş kimliğini belirten bir terimdir. ‘Türk’ sözcüğü, etnik anlamda Türk, Kürt, Lâz, Çerkez, Arnavut, Arap ya da başka bir etnik kökenle ortak bir tarihten gelen, ortak bir coğrafyada birlikte yaşayan, günümüzde 84 milyonluk bir milletin ortak adıdır.” Değişim ve Atılım Partisi (DEVA) Genel Başkanı Ali Babacan’ın Anayasa’mızın “Türk vatandaşlığı” tanımı ile ilgili 66. maddesini, “Herkesin kendisini bu ülkenin eşit ve özgür vatandaşı hissetmesi, güçlü bir vatandaşlık anlayışının hâkim kılınması” için “çağımızın gereği olarak kapsayıcı bir anlayışla yeniden ele almayı teklif” etmesi konusunda eski Devlet, Millî Savunma ve Adalet Bakanı Prof. Dr. Hikmet Sami Türk, yazılı bir açıklama yaptı: “Dünyadaki bütün milletler, içlerindeki farklı etnik gruplarla tek bir devlet içinde birleşirken genellikle bu gruplardan başat konumda olanın adını almayı kabul etmişlerdir. Aynı devletin vatandaşları olarak onların üst kimliğini ifade eden bu ad, etnik ya da alt kimliklerin inkârı anlamına gelmez. Her milletin ortak, her devletin ayrı bir adı vardır. İsimsiz millet veya devlet yoktur. Bizdeki uygulama da, Osmanlı Devleti döneminde Sultan II. Abdülhamid’in 23 Aralık 1876 tarihli fermanı ile ilân edilen ilk yazılı anayasamız Kanun-i Esasî’den başlayarak böyle olmuştur. Kanun-i Esasî’nin 8. maddesi, günümüz Türkçesi ile şöyle idi: ‘Osmanlı Devleti uyrukluğunda bulunan bireylerin tümüne herhangi din ve mezhepten olursa olsun istisnasız Osmanlı denir.’ Kurtuluş Savaşı döneminde Büyük Millet Meclisi’nce kabul edilen 20 Ocak 1921 tarih ve 85 sayılı Teşkilâtı Esasiye Kanunu, 3. maddesinde yeni devletin adını ‘Türkiye Devleti’ olarak koymakla birlikte, bir vatandaşlık tanımı vermemişti. Bu tanım, 29 Ekim 1923 günü Cumhuriyetin ilânından sonra Türkiye Büyük Millet Meclisi’nce kabul edilen 20 Nisan 1924 tarih ve 491 sayılı Teşkilâtı Esasiye Kanunu’nun 88. maddesi ile yapıldı: ‘Türkiye ahalisine din ve ırk farkı olmaksızın vatandaşlık itibariyle (Türk) ıtlak olunur.’ 10 Ocak 1945 tarih ve 4695 sayılı Kanun’la ‘Anayasa’ olarak Türkçeleştirilen metinde bu madde şöyle yazıldı: ‘Türkiye’de din ve ırk ayırt edilmeksizin vatandaşlık bakımından herkese ‘Türk’ denir.” 24 Aralık 1952 tarih ve 5997 sayılı Kanun’la önceki metne dönüldü. 27 Mayıs 1960 ihtilâlinden tam bir yıl sonra aynı gün önce Kurucu Meclis’çe, sonra 9 Temmuz 1961 günü Türkiye’de yapılan ilk halkoylamasıyla kabul edilen 334 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın ‘Vatandaşlık’ kenar başlıklı 54. maddesinde şu tanım yapıldı: ‘Türk Devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türktür.’ 12 Eylül 1980 darbesinden sonra, önce 18 Ekim 1982 günü Kurucu Meclis’çe, sonra 7 Kasım 1982 günü halkoylamasıyla kabul edilen Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın bu kez ‘Türk vatandaşlığı’ kenar başlıklı 66. maddesinde aynı hüküm yer alıyor: ‘Türk Devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türktür.’ 66. maddedeki tanım, böyle bir gelişmenin sonucudur. Bu hükümde değişik yapılabilecek tek sözcük, –Türkiye Devleti’nin 1921 Teşkilatı Esasiye Kanunu ile konulan ve yürürlükteki Anayasa’mızın değişmez nitelikteki 1 ve 3. maddelerinde kullanılan adıyla paralellik sağlamak üzere– 66. maddenin sadece ilk sözcüğünü ‘Türkiye’ olarak yazmaktır. Buna göre ‘Türkiye Devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türktür.’ Anayasal ve yasal terim olarak ‘Türk’ sözcüğü etnik bir kimliği ifade etmez. Bu sözcük, Türk Milletinin her bireyini ve Türkiye Devletinin her vatandaşını, hiçbir etnik ayrım gözetmeksizin kucaklayan, onun vatandaş kimliğini belirten bir terimdir. ‘Türk’ sözcüğü, etnik anlamda Türk, Kürt, Lâz, Çerkez, Arap, Arnavut, Arap ya da başka bir etnik kökenle ortak bir tarihten gelen, ortak bir coğrafyada birlikte yaşayan, günümüzde 84 milyonluk bir milletin ortak adıdır. Dünyadaki genel uygulamaya da uygun olarak verilen bu adda büyük Türk milletini oluşturan insanlardan hiçbirinin etnik kökenine karşı bir ayrımcılık yoktur.”
Anayasa
Sende Yorumla...
Kalan karakter sayısı : 500