NE EKERSEN ONU BİÇERSİN
Hasan Davran

NE EKERSEN ONU BİÇERSİN

En büyük savaş cahilliğe karşı yapılan savaştır.

Yeni yıl, bir yılın bitimi ve yeni bir yılın başlangıcıdır. Yılbaşı gecesinden sonra içinde bulunulan yıl ilk birkaç hafta boyunca yeni yıl olarak kutlanır. Her yeni yıl yeni hayatın başlangıcıdır. Her yeni yıla yeni bir heyecanla başlamayı arzularız. Yeni yılda güzel şeyleri başaracağımıza, mutlu olacağımıza inanmalıyız.

  Yaşı 30’dan yukarı olan bizler, nasıl ki ‘nerede o eski bayramlar’ diye andığımız çocukluk yıllarımızı arıyorsak bugün de o eski yılbaşı gecelerini, yılbaşlarını arıyoruz. Yeni yılda geleceğe umutla bakardık.

    Sevdiklerimize, yılbaşı kartpostallarıyla, yöremizin güzel kartpostallarının arkasına sevgimizi, dostluğumuzu, duygularımızı yansıtırdık.

   Yeni yıl tartışılmazdı. Tombala oynanır, kuzinenin üstünde mısır patlatılır, kestane kavrulur, gece 24.00’ te yeni yıl en güzel dileklerle kutlanırdı.

   Gün ışıdığında ocak ayının ilk karı bahçelerimizde bembeyaz örtüsüyle harika manzaralar oluşturur, mahallemizdeki komşu çocuklarıyla kartopu oynayıp kardan adam yaparak o günün koşullarında mutlu ve yaşama sevinciyle dolu olarak yeni yılı kutlardık. 

    Nerede o eski bayramlar, eski yılbaşları diyerek bugün hiçbir şeye gülemiyoruz. O anlara bizde katıldık. Nasıl o günlerden gelip kâbus gibi acıların yaşandığı bugünlere düştük diye içimizi çekiyoruz.

 

    Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün cumhuriyetin kuruluş değerlerine bir an önce dönmeliyiz. Bu ilkeler nelerdir? Hatırlayacak olursak:

Cumhuriyetçilik, Milliyetçilik, Halkçılık, Devletçilik, Laiklik, Devrimciliktir.

   Cumhuriyetçilik fazilettir. Çağdaş ve uygar olmaktır. Gelişmeye, değişmeye açık olmaktır. İlmin yol göstericiliği, akılcılık, tam bağımsızlık, Milli beraberlik, insan haklarına bağlılık, Türk milliyetçiliğine bağlı olmak, demokratik sosyal hukuk devleti olmaktır.

   Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak biz bu gerçeğin varlığını tamamen tanıyıp gerekli adımları atma noktasına erişemedik.

    Dünya liderleri Atatürk’ü nasıl tanıdı derseniz:

“20. yy’ da Dünya Savaşı’ndan önce en büyük devlet adamlarından biri”, “ Hiçbir millete nasip olmayan cesur ve büyük bir inkılapçı lider .” , “Atatürk, yalnız Türk milletinin değil, özgürlüğü uğruna savaşan bütün milletlerin önderiydi.” diye duygularını dile getirmişlerdir.

   

  “En büyük savaş cahilliğe karşı yapılan savaştır.”

 Hayatta atılan ilk adımlar sonuçları bakımından çok önemlidir. Bu nedenle hayatta, her türlü alanda ilk adımları atarken çok dikkatli olmalıyız. Yersiz düşüncelerle, yanlış davranışlarla çevremize, dolayısıyla da kendimize zarar vermekten kaçınmalıyız. Başkalarının bize karşı iyi niyetli olmalarını istiyorsak,önce kendimiz iyi olmalıyız.Yoksa ki toprağa buğday dikip pirinç beklemek ancak aptalların, ahmakların veya hayalperestlerin işidir. 

Cehaletin her türlüsü tehlikelidir. Ya en tehlikelisi insanları yönlendirenlerin cehaletidir. Ne derler cahil dostun olacağına akıllı düşmanın olsun. Cahil, bilgisiz demek değildir. Arzularının peşine giden inadına iş yapandır. Ne denir? 40 kişiyiz, biz birbirimizi biliriz.

    Mustafa Kemal Atatürk’ten sonra yanlış politikaların acısını ülke olarak çekiyoruz. Aklımızı çalıştırmazsak bu acıları çekmeye devam edeceğiz. Yaşadığımız bunca olumsuzluklardan sonra önlemler almadan meydanlarda söylemle milli birlik ve beraberlik olmaz. Gerçek kurtuluş aklı ve bilimi ön planda tutup cehaleti ortadan kaldırmakla olur. Demokrasi bunun için önemlidir. Bugün bu şartlarda devam edersek önlemler almazsak gökten melekleri getirsek bu cehaletle kurtuluşa erişemeyiz.

    Dünyada en zor yetişen canlı insandır. En iyi şartlarda en az 20 yılda gelişim sağlar. Diğer canlılar, mesela karpuzu, buğdayı ekersin 3 ayda verim alınır.

   Gelişmiş toplumlar bu gerçeklerle yüzleşip yüzyıllarca cehaletten kurtulma mücadelesini vermişler. Krallara, kiliseye karşı çıkıp zindanlarda yatıp hayatlarını ölümle sonlandırıp demokrasiye kavuşmuşlardır. Bu iş bir günlük iş değildir. Yasayı çıkartırsın bunu hayata geçirmek uygulamak için gelişmiş toplumlara ihtiyaç vardır. Yoksa istediğin kadar yasa çıkar uymayanlara ceza kesmekle bunu başarmak mümkün değildir.

     Sonuç: Bunca yaşadığımız olumlu ve olumsuz işlerde hem başkalarına hem de kendimize karşı zaman zaman çok acımasız eleştirilerde bulunabiliyoruz. Başarıları takdir etmeyi unutup kendimizin veya başkalarının değerini göz ardı edebiliyoruz.

      Yeni yılda önce kendimize sonra başkalarına karşı yapıcı, sağlıklı eleştiriler yapmaya ve başarıları, pozitif davranışları övmeye, takdir etmeye özen göstermeliyiz.           

     Toplumun tüm siyasileri, yöneticileri, tüm kurumları, üniversiteler, kanaat önderleri, bilim insanları bir araya gelip hiçbir şahsi çıkar gözetmeden çözüm ve çareler aramalıyız.

     Ulu Önder Atatürk’ün, “Ben hayatımın hiçbir anında karamsarlık nedir tanımadım.”sözünden ilham alıp, onun çizdiği yoldan gidersek Türk milletinin aşamayacağı hiçbir engel yoktur.

 

      Yeni yılda 2016 yılına damgasını vuran kâbus gibi acıların bir daha hiç yaşanmayacağı yeni bir yıl ve huzur, mutluluk dolu bir Türkiye dilerim.

DİĞER YAZILAR