Prof. Dr. Türk: Türk Silâhlı Kuvvetleri, ülkemizi terör örgütlerine karşı savunacak güçtedir. Bunun için yabancı silâhlı kuvvetlerin Türkiye’ye gelmesine gerek yoktur. Bu, beklenmeyen sorunlar yaratabilecek bir durumdur.”
Türk Silâhlı Kuvvetlerinin Türkiye sınırları dışında harekât ve müdahalede bulunmak üzere Cumhurbaşkanınca belirlenecek şekilde Suriye ve Irak’a gönderilmesine yetki veren 7 Ekim 2020 tarih ve 1266 sayılı TBMM Kararı ile 30 Ekim 2021’e kadar uzatılan izin süresinin bu tarihten itibaren iki yıl daha uzatılmasına ilişkin 26 Ekim 2021 tarihli TBMM Kararı hakkında eski Devlet, Millî Savunma ve Adalet Bakanı Prof. Dr. Hikmet Sami Türk, yazılı bir değerlendirme yaptı:
“Terör örgütlerine karşı sınır ötesi harekât ve müdahale için verilen iki yıllık yetki, 30 Ekim 2023 tarihine kadar devam edecektir. Oysa bir erken seçim kararı alınmadığı takdirde 28. Dönem TBMM ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin 18 Haziran 2023 Pazar günü yapılması gerekmektedir. Bu gün Meclis’te işaret oyuyla kabul edilen Kararla Cumhurbaşkanına verilen iki yıllık yetki, 27. Dönem TBMM’nin görev süresini 4 ay 12 gün aşmaktadır. Verilen yetki, bir erken seçim kararı alınmadığı takdirde 28. Dönem TBMM’nin görev süresi içinde 4 ay 12 gün daha devam edecektir. Erken seçim durumunda bu süre daha uzun olacaktır. Şimdiye değin en çok 1 yıl için verilen bir yetkinin 28. yasama dönemine makul ölçüyü aşacak şekilde girmesi Anayasa’nın 92. maddesine uygunluk bakımından tartışılabilir niteliktedir.
Dikkati çeken ikinci bir nokta, 26 Ekim 2021 tarihli TBMM Kararıyla yabancı silâhlı kuvvetlerin de Türkiye’ye gelmesine izin verilmesidir. Türk Silâhlı Kuvvetleri, ülkemizi terör örgütlerine karşı savunacak güçtedir; bunun için yabancı silâhlı kuvvetlerin Türkiye’ye gelmesine gerek yoktur. Bu, beklenmeyen sorunlar yaratabilecek bir durumdur.
Türkiye’nin daha büyük çapta bir saldırıya ya da yabancı bir devletin saldırısına uğraması durumunda zaten NATO müttefiklerimizin bizim yanımızda savaşa girmesi gerekir. O nedenle bu konuda ayrı bir izin verilmesine gerek yoktur. Bu, Anayasa’nın 92. maddesi anlamında milletlerarası bir antlaşmanın gereğidir.”