2017’ YE GİRERKEN SORUN SİZSİNİZ
Metin Bostancıoğlu

2017’ YE GİRERKEN SORUN SİZSİNİZ

Her yeni yılı bir umut yılı olarak gördük.

Ülkenin bölünme tehlikesi,
Terör,
İç ve dış tehditler, savaş,
Özgürlükler ve Yaşam koşullarında kötüleşme,
Demokrasiden sapmalar,
Cumhuriyet ve Atatürk düşmanlığı ile dolu bir yıl geçirdik.

Bu tablo ülkemize yabancı değil aslında... Acılarla dolu yıllarda, özgürlük ve demokrasi uğruna verilmiş kurbanlarla geldik bu günlere… Ekonomide ve uluslararası alanda yitirilmiş yılları geride bıraktık.

Her yeni yılı bir umut yılı olarak gördük.

Bu gün ise geriye baktığımızda 2016 yılından kötüsünü görmedik diyebiliriz.

Terör nedeniyle yurt içinde ve yurt dışında, Suriye ve Irak topraklarındaki savaşta evlatlarımız her gün şehit oluyorlar.

Dışarıda savaş içeride terör

Suriye Arap Cumhuriyeti’nin iç işlerine karışıp, Esat hükümetini devirmek isteyen ve kendilerine   (Özgür Suriye Ordusu) ismini veren isyancı Suriyelilerle birlikte hareket ederek Esat’ı iktidardan uzaklaştırma isteği Türkiye’yi Suriye ve Irak’ın kuzeyinde içinden çıkılması zor bir savaşa sokmuştur.

Emperyalist birer devlet olan ABD ve Rusya’nın Orta Doğu’da olma isteklerini petrol ve savaş ekonomisi pazarını kazanma hırsını anlamak kolay.  Fakat Türkiye’nin önce ABD’nin sonra Rusya’nın kuyruğuna takılarak savaşa sürüklenmesini anlamak için haklı nedenler olmalı.

 Irak’ın kuzeyinde bir devlet kurma hayali kuranlar (PKK-PYD) ve Şii Mezhebinin savaşçı bayraktarlığını yapan IŞİD (Irak Şam İslam Devleti) le savaşıyorum diyecekseniz. Önce PKK’yı ve besleme IŞİD’ i içeride susturmak gerekmez mi ? Kandil orada duruyor!  Dinci terör IŞİD beslenmeye devam ediyor.

Her gün verdiğimiz şehitlerle yürekleri yanan analar, babalar, kardeşler, eşler, çocuklar, kısaca tüm halkımız Cumhurbaşkan’ımız , Başbakan ve bir kısım Bakanlarımızın söylediği gibi  “şehit oldular, cennete gittiler” diyerek teselli olamıyor. Milletin içi yanıyor.

Allah Mehmetçiklerimizi korusun.

 

İçerdeki teröre gelince :        

Çok geriye gitmeden bakacak olursak, 2016 yılında ülkemizde terörden yaşamını yitiren evlatlarımızın ve konuk olarak yurdumuzda bulunan yabancı uyruklu insanların sayısal tablosu çok can acıtıcı.

Dileriz ki, 2017 yılı ülkemizin terörle mücadelede başarılı bir yılı olsun. Kötüye gidiş dursun.

Sorun nerede?

Her can yakıcı olaydan sonra sorumlular şu demeçleri verdiler:

1) İstihbarat zafiyeti yok.                                                                                                            2) Güvenlik tedbirleri zafiyeti yok. Hükümetimiz üzerine düşen tüm görevleri başar ile yapıyor.    

Terörist başı ve adamları ile müzakere masalarında oturup, müşterek sonuç bildirgesi yayınlayan; bu müzakereler sürerken yurdumuzun bir bölümünü teröristlerin silah deposu yapmalarına göz yuman, sokaklara hendekler kazıp bombalar yerleştiren teröristi “müdahale etmeyin “ diyerek görmezden gelen bu hükümet değil mi? Bunlar olurken “İstihbarat zafiyetimiz yoktu, her şeyden haberdarız, gerekli güvenlik tedbirlerini de aldık.” diyorsanız, bu söylediklerinize önce siz inanmalısınız.

Yönetenler sorsun kendilerine sorun nerede?

Sorun hiçbir yerde değil. Sorun sizsiniz.

Başbakan, bakanlar ve milletvekilleri olarak sizler devleti yönetemediğinizi söylüyorsunuz.

Yüksek yargı organları için yaptığınız seçimlerle yargıyı, kararnameler ve doğrudan yaptığınız üst düzey atamalarla yürütmeyi başaramıyorsunuz; yaptığınız atamalarla orduyu, polisi, Yargıyı, eğitim öğretim kurumlarını FETÖ’ cülerle doldurdunuz. FETÖ’ cülerin kimler olduğunu öyle iyi biliyordunuz ki, birkaç saat içinde binlerce isimlik listeleri masalarınızın gözünden çıkarıp onları açığa alıverdiniz. Haklıydınız amma eksik yaptınız. Yanınızdaki turuncu koltuklarda oturan yağlı ballı arkadaşlarınıza ve parti büyüklerinize dokunmadınız. FETÖ’ cülerin parlamento ayağına dokunmadınız.

Anayasa değişikliği ile bundan sonra bütün bu yapamadığınız, yapamadığınız ve yanlış yaptığınız işleri bir kişi tek başına yapsın istiyorsunuz.

Sanayi, ticaret, uluslar arası ilişkiler, eğitim, sağlık, çalışma hayatı sizin işiniz değil. Bir kararname ile çözülecek bütün bu işleri siz düşünüp fikir yürütmeye kalkmayın. 

Yabancı devletlere karşı savaş ilan etmek, askerimizi yurt dışına göndermek Başkumandanın görevidir. Bundan sonra mecliste bu konular konuşulmayacak. Müşterek akıl da ne imiş? Bir kişinin aklı yeter bize diyorsunuz.

Bundan sonra Güven Oylaması, Gensoru verme, Bakan düşürme gibi bir göreviniz ve yetkiniz yok. Milleti temsil ediyoruz diye kasılmayın sizin güveninize hiçbir bakanın ihtiyacı da yok artık.

Parti Genel Başkanı’nın istediği kişi veya kişiler Bakan olacak, hatta gerekirse yardımcı sıfatıyla Türkiye Cumhuriyeti’ni temsil edecek.

Bu konular gazetelerde ve televizyonlarda çok tartışıldı. Lafı uzatmayacağım.

Kısaca TBMM’nin ve Bakanlıkların bütün yetkileri adı ne olursa olsun,( ister Cumhurbaşkanı, ister Başkan, ister Padişah, ister Reis deyin) bir kişiye verilirse terör de biter, savaşlar da son bulur, ülke zenginleşir, refaha kavuşur diyorsunuz.

Devlet yönetiminde bir kişinin emirleri ile her şey düzelecekse size ne ihtiyaç var? Lüzumsuz adamlar durumuna düşmeyecek misiniz? Bütün bu işler için 550 lüzumsuz adam yetmez 600 olsun diyorsanız pes doğrusu…

Anayasayı değiştirerek diktatör yönetimine boynunuzu uzatmaya gerekçe olacak sorunlar aramayın. Demokraside ve parlamenter sistemde sorun yok. Sorun sizsiniz…  Vicdanınızla baş başa kalıp karar verin oy kullanırken zarfın içine koymadığınız BEYAZ ve YEŞİL pulları torunlarınıza göstermek için saklayınız. 2017 sizin için onur yılı olsun.

2017 yılı tabii afetlerin olmadığı, akıl ve fikrin insanlara yol gösterdiği, insanların maddi zenginlik, makam ve mevki hırsından, ihtiras ve kinden arınmış, sevgi ve hoşgörünün hâkim olduğu bir yıl olmasını istiyorum.

Yoksa siz bunları istemiyor musunuz? 

DİĞER YAZILAR