YÜRÜYORDU MUSTAFA KEMAL
Ali Ak

YÜRÜYORDU MUSTAFA KEMAL

Halk, sokaklarda hep İzmir’i konuşuyor, herkes duyduğunu anlatıyor. Evlerinin önünde yüksek sesle İzmir’in işgal edilmesine tepki gösteriyor: Yunan Devleti’ni Yunan askerini protesto ediyorlar.

Bir de koşarcasına yürüyenler dikkat çekiyor. Kimi postaneye telgraf başına, kimileri rıhtımlara koşuyor. İzmir’den haber soruyorlar.

Ya gazeteler... Erkenden tükenmiş… Sokaklarda bir gazete başında 15-20 kişi toplanmış, can kulağıyla dinliyorlar okuyanı. Mustafa Kemal Paşa da duyuyordu okunanı. Okunan hükümet bildirisiydi:

- 14 Mayıs günü sabahı Webb İstanbul’da Carthorpe İzmir’de istihkâmların itilaf Devletlerince işgal edileceğini bildirmişti (133).

- Gece verilen notayla da İzmir’in Yunan askerlerince işgal edileceğini öğrenmişmiş Başbakan Damat Ferit Paşa.

Duyuyordu Mustafa Kemal ve düşünüyordu:

“Demek ki” diyordu… “Başbakan Damat Ferit Paşa’nın konağından ayrıldıktan sonra gelmişti nota…”

Başbakan Damat Ferit nasıl aldatıldığını anlamıştı.

- 16 Yunan nakliye gemisiyle 20.000 Yunan askeri gelmiş İzmir’e “Üç İngiliz dört Yunan torpidosu da korumuş nakliye gemilerini… Averof ve Duke zırhlıları da gelmiş” (134). Mondros Ateşkes Antlaşması’nı imzalayan İngiliz Amiral Calthorpe yönetmiş çıkarmayı...

- Çıkarma pasaport iskelesinden başlamış. On binlerce yerli Rum Yunan askerlerini çiçeklerle alkışlarla karşılamışlar (135).

- Yunan askerler “İzmir’e geçit töreni yapar gibi “Yaşasın Venizelos!” diye bağırarak girdiler. Silahlarını çatıp çevresinde dans ettiler. Şehirdeki bütün sivil Rumlar sokağa dökülmüş Müslümanlara küfürler yağdırdılar (136).

- İzmir Metropoliti Christomos ilk gelen askerleri takdis etti. Papazlardan biri feslileri (Türkleri) öldürün diye bağırdı (137).

- Türkleri öldürün! Diye bağırmış, öyle mi?

- Dinle kardeşim. Bak Metropolit güya dini tören yapıyor. Bak ne diyor. Okuyorum:

“Asker evlatlarım, Elen çocukları!

 

Bugün ecdat (=ata) topraklarını yeniden fethetmekle İsa’nın en büyük mucizesini göstermiş oluyorsunuz. Bu uğurda ne kadar Türk kanı dökülüp, içerseniz o kadar sevaba girmiş olacaksınız. Ben de bir bardak Türk kanı içmekle onlara karşı kin ve nefretimi teskin etmiş (=yatıştırmış) olacağım. Haydi, buyurunuz bütün azizler sizin arkanızda olacak. Atalarınızın toprakları sizi bekliyor (138).

Yürüyordu Mustafa Kemal Paşa.

Duyuyordu Mustafa Kemal Paşa halkın konuşmalarını:

- Bir Metropolit Türkleri öldürün, demiş Yunan askerlerine. Bu ne biçim din adamı.

- Bu tahriklere kapılan yerli Rumlar, Yunan askerlerinin yanında, peşinde Türklere hakaretler yaparak yürümüşler.

- Rastladıkları Türk’ü öldürmüşler.

- Yunan yürüyüş kolu, kışla hizasına geçip tramvay yoluna saptıktan sonra duyulan bir tabanca sesi (139).

“… Tereddüt etmiyoruz. Gelsinler silahlarımızı toplasınlar.

Evlatlarına silah tevzi etsinler. Benliğimizi parçalasınlar ruhumuzu ezsinler. Fakat asla unutmasınlar ki, TÜRK ÖLMEDİ... Yaşıyor. Ve burayı Yunan’a vermeyecektir. Vermek isteyecek kuvvetle paylaşacak kozumuz var… (140)  diyen Hasan Tahsin tabancasının bütün kurşunlarını düşman üzerine sıkarak Yunan işgal kuvvetlerinin bayraktarını vurdu (141).

Yürüyordu Mustafa Kemal Paşa.

Duyuyordu sokakta konuşulanları… Anlatıyordu bir asker. Bazen anlatamıyordu ağlamaktan…

Duruyor, gözlerini siliyor, yutkunuyor konuşuyordu:

- Hasan Tahsin tabancasını ateşleyince Yunan taburu paniğe kapılarak geldikleri istikamette kaçmaya başlamışlar… Saat Kulesi hizasında toparlanarak kışlaya, vilayet konağına, Kemer altı Caddesi’nin girişine ve çevresine bir saat boyunca kurşun yağdırmışlar.

- Yerli Rumlar da Türklere saldırmışlar, soymuşlar, öldürmüşler. Ölülerin parmaklarından yüzükleri almışlar. Kışlayı birkaç saat makineli tüfeklerle taramışlar.

- Kolordu komutanı Ali Nadir Paşa elinde beyaz bir bayrakla kışlanın kapısından çıkmış. Peşinden diğer komutanlar, subaylar…

- Bir Yunan çavuşu, Ali Nadir Paşa’nın kalpağını yere fırlatıp ona üç tokat atmış. Subaylarımıza süngüyle saldırmışlar, dipçikle vurmuşlar. “Zito Veenizelos” diye bağırmaları için küfürler etmişler. Taşlarla kafalarını parçalamışlar.

- Albay Süleyman Fethi Bey, “Zito Venizelos” diye bağırmayınca süngüleyerek öldürmüşler.

 

- Subaylardan 14’ü öldürülmüş. 28 yüksek rütbeli subay, 128 subay, 540 er, 2000’e yakın sivil, elleri başlarının üstünde “Zito Venizelos” diye bağırtılarak, dipçiklenerek, patris gemisinde gözaltına alınmış.

- Bu vahşet her tarafa Vali konağına da uzanmış. 2000 Türk öldürülmüş. Subaylarımızın eşlerine, kızlarına tecavüzler yapılmış.

Mustafa Kemal Paşa yürüyordu… NEREYE? Bir an önce Samsun’a hareket etmek için Bandırma Vapuru’na mı? Vapur hazırdı. Ama yolculara “Muayyen Saatte hazır olmaları söylenmişti. Yani Cuma namazından sonra demekti.

Nereye gidiyordu Mustafa Kemal Paşa,

Gizli karargâha mı? Yoksa Saraya mı?

Saraya gidebilir, Cuma vaktini beklemeden Samsun’a hareket etmek istediğini bildirir. Padişahın görüşünü alır izin isteyebilirdi.

16 Mayıs 1919 Cuma günü Mustafa Kemal Paşa, Cuma selamlığına katılır. Padişahla Mahfilde veya sarayda görüşür. Belki de hem Mahfilde hem sarayda görüşmüştür. Aynı gün aynı saatlerde, padişahın huzurunda yapılan bir törende yemin etmiştir.

Yusuf Hikmet Bayır ise Mustafa Kemal’in 16 Mayıs Cuma Sabahı Saraya gittiğini yazıyor:

“Mustafa Kemal en üstün ihtimale göre 16 Mayıs Sabahı Yıldız Sarayına gidip Padişahla görüşür. Vahidettin daha çok beylik konuşmalarda bulunur ve devletinin aciz durumuna işaret eder. Tek kurtuluş yolunun da yenen devletlerin istediklerini yapmak, yani Rum akınına karşı koymaya çalışan Karadeniz bölgesi Türklerini her çareye başvurarak bu işden vazgeçirmek olduğunu örtülü bir dille ve her iki yöne çekilecek biçimde anlatmaya çalışır. Mustafa Kemal de belirsiz bir biçimde Padişahın düşüncesini anladığını ve buyruklarını unutmayacağını söyleyerek ayrılır. Sonra Cuma selamlığında bulunur ve Padişah onu Mahfilde kabul eder.” (142)

Yukarıdaki satırlarda görüldüğü gibi Yusuf Hikmet Bayur’a göre; Mustafa Kemal Paşa, 16 Mayıs sabahı Yıldız Sarayı’na gitmiş padişah VI. Mehmet Vahdettin ile görüşmüştür.

Ancak bazı yazarlarımız farklı görüşler bildirmektedir. Bu görüşlere de “Son Görüşme ve Yemin Merasimi” başlığını taşıyan yazımızda yer verilecektir.

NOTLAR

107- Yusuf Hikmet Bayur, a.g.e., s. 137

108- Y.H.B. a.g.e., s, 137.

109- Bayur, s. 148

110- Bayur, a.g.e., s. 149; A. Coşkun, a.g.e, s. 247; Sinan Akşin, a.g.e, s. 291-292

111- Bayur, s. 153-154; Ümit Doğan, Atatürk’ü ölçürme planları, 2. Baskı, Ocak 2017, Kripto yayınları, Ankara, s. 18.

112- Bayur, s. 156.

113. Bayur, s, 164-165; Akşin, s. 73

114- Bayur, s. 189.

115- Bayur, s. 189; Zekeriye Türkmen, s. 58.

116- Z. Sarıhan, s. 30.

117- Akşin, s. 91; Bayur, 237.

118- Sarıhan C. 1. S. 244; A. Coşkun, s. 408.

119- Sarıhan a.g.e, s. 244.

120- Ferudun Ata, Süleymaniyeli Nemrut Mustafa Paşa. Bir işbirlikcinin portresi, Konya, Ekim 2011, s. 36.

121- Akşin, s. 201.

122- Osman Öndeş, Vahidettin’in Sırdaşı, Avni Paşa Anlatıyor. S. 395; Falih Rıfkı Atay, 19 Mayıs, 1944, Ankara, s. 15.

123- Öndeş, a.g.e., s. 395.

124- Mehmet Akif Bal, Sürgün Türkler, Gahum Kitapevi  yayınları, 2007, ist., s. 27.

125- Z. Sarıhan s. 200,

126- L. Kinros, s. 181.

127- Akşin, s. 290.

128- Z. Sarıhan s. 171.

129- Coşkun, s. 284.

130- Akşin s. 290.

131- Akşin s. 290.

131- Akşin s. 290.

132- Falih Rıfkı Atay, s. 15.

133- Akşin, s. 269.

134- NTV Tarih, Mayıs 2009, sayı: 4, s. 31.

135- Milli Mücadelede Ulusal Kurtuluş Savaşı (Dergi) Ardalık, 1969, Sayı: 5, Sayfa: 9

136- L Kinros, s. 192.

137- Ali ihsan Gencer-Sebahattin Özel, Türk İnkılap Tarihi, Özel Der, yayınları, s. 97.

138- Hulki Cevizoğlu, İşgal ve Direniş, 1919 ve Bugün Ceviz Kabuğu Yayınları, Ankara, Mart 2007, s. 29-30; Nurten Aslan, Mustafa Kemal Atatürk, Şeytan Üçgeni MONDROS, Küçük anılarda büyük sırlar, Ankara 2005, s. 509.

139- Milli Mücadelede Ulusal Kurtuluş Savaşı, s. 98.

140- A. Neyzar KARAHAN, Samsun’dan Ankara’ya spor toto kültür hizeti, 13-20 Mayıs 1972. Kasım 1981, s. 6

141- Z. Sarıhan, s. 241.

142- V.H. Bayur a.g.e, s. 303.