Değerli Okuyucular,
Sayın Ahmet Göksan’ın “Bir Demet Yaşam – Kıbrıs Türk’ünün Onur Mücadelesi” VI. Kitabında yer alan büyük bir heyecan ve tutkuyla kaleme aldığım yazıyı bu platformda yayınlamaktan mutluluk duydum.
Başlarken;
Önce Kıbrıs Türklerinin verdiği “Kutsal Savaşı” Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni ilan ederek taçlandırmalarını sevinçle kutluyorum. Bu onurlu savaşta şehit olan askerlerimizi, mücahitlerimizi ve Kıbrıslı sivillerimizi rahmetle anıyorum. Ve yine asker, mücahit, sivil tüm gazilerimizi de saygıyla selamlıyorum.
Bilindiği gibi Kıbrıs Barış Harekatı 20 Temmuz 1974 tarihinde başlamış olup 2020 yılında olduğumuz şu günlerde 46. Yıldönümündeyiz.
Değerli yazarımız, sevgili Abimiz Sn. Ahmet GÖKSAN’ın “Bir Demet Yaşam” kitaplarının 6. Cildine bu satırları yazmaktan mutluluk duyuyorum. Ahmet GÖKSAN ile tanışıyorum.
Ahmet GÖKSAN, ömrünü KIBRIS adasına, Kıbrıs Türk toplumunun özgürlüğüne adamıştır. Sn. Ahmet GÖKSAN’ın Kıbrıs Türklerinin haklarını korumak için 14 yaşında yazarak başladığı yolculuğunda 60 yılını doldurduğu onurlu mücadelesi her Türk çocuğuna, her Türk gencine örnek olmalıdır. Ayrıca Kıbrıs Türklerinin Kutsal Savaşını bütün yönleriyle yaşanan zorlukları, uğranan katliamları, acı dolu olayları, her türlü baskıları akıcı bir üslupla yazmıştır. Kısacası bu “Bir Demet Yaşam” dizisi Kıbrıs Türklerinin var olmak için var olabilmek için, yaşamak için, Türklüğünü korumak için verdiği savaşın belgeselidir.
Sn. Ahmet GÖKSAN’ı Kazakistan’da 20 – 26 Ekim 2018 tarihleri arasında yapılan Türk Dünyasının Manevi Forumunda tanıdım.
Forum süresince Güney Kazakistan’ın Çim Kenti ili ve Türkistan ili valiliğinde ve gittiğimiz üniversitelerde 4 ciltlik Bir Demet Yaşam kitaplarını üniversite yöneticilerine sundular, konuşmalar yaptılar ve ödüller aldılar. Sn. Ahmet GÖKSAN’I ilgiyle izleyip, Kıbrıs’la ilgili sorular soruyordum. Sabırla dinliyor sakince cevaplıyordu.
Sn. GÖKSAN, Türkiye’ye dönüşümüzde bizlere de 4 ciltlik değerli eserlerini verdiler. 5. Cildi yayımlandığında hemen gönderdiler. 6. Cildini de basımdan önce okuyabilmenin sevinci içindeyim.
Hem okuyor hem de ilkokuldan günümüze Kıbrıs’la ilgili radyodan duyduğum haberleri gazeteden okuduğum bilgileri, daha sonra televizyonlardan izlediğim görüntülü haberleri hatırlıyor ve tekrar yaşıyordum. Sanki Kıbrıs olaylarının çok azını biliyormuşuz diyorum. Şimdi bu kitaplardan Kıbrıs ile ilgili tüm gerçekleri öğreniyorum.
6. cildin bilgilerinden söz etmeden önce Anadolu’nun ve Türk gençliğinin Kıbrıs hakkında duygularını ve düşüncelerini anlatabilmek için biraz Ben merkezli yazmak istiyorum. İzin verirseniz...
ANADOLU HALKI AŞK İLE SEVER KIBRIS’I
05 Nisan 1950 tarihinde Samsun ili Bafra ilçesi KOLAY köyünde doğdum. Daha ilkokuldayken KIBRIS ADASI VE KIBRIS DAVASI’NI öğrendim.Köyde duyduğumuz haberleri kara tahtaya astığımız harita üzerinde sınıfça konuşurduk. Okuldan çıkınca yüzlerce öğrenci KOLAY köy meydanından geçerken kahve önlerinde birikmiş radyodan ajans dinleyenleri görürdük. Kıbrıs’la ilgili haberleri dinlerken sessizlik olurdu. Sonra birden köye yayılırdı. Yüksek sesle konuşulur anlatılırdı. EOKA – ENOSİS – ve MEGALİ İDEA kelimelerini anlamıyordum.
Türkleri 33 köyden kovmuşlar. 30 bin Türk göç etmiş EOKA Rum teşkilatının amacı Kıbrıs’ı Yunanistan’a bağlamakmış. Adada Türk varlığını yok etmeyi hedeflemişler... Bütün bunlar MAKARİOS Papazının planları...
Türk kardeşlerimiz 01 Ağustos 1958 tarihinde TÜRK MUKAVEMET TEŞKİLATI’NI kurarak direnişe geçmişlerdir.
Yıl 1959 Haziran ayı olmalı, KOLAY meydanı dolup taşıyor. Üniversite ve lisede okuyan Kolay’lı gençler konuşmalar yapıyor. Kıbrıs’taki soydaşlarımıza saldırılar var diye anlatıyorlar. Heyecan dorukta hep bir ağızdan haykırış Ya Taksim Ya Ölüm – Kıbrıs Türk’tür – Kıbrıs Yavru Vatanımız sözleri Kolay’ın karşısında görülen NEBYAN DAĞI arkada KOCADAĞ ve güneyde YÜN Dağında yankılanıyordu sesimiz.
Radyodan haberlerin başlayacağı akşam saatlerinde Kolay Meydanı doluyor. Kahvelerde ajans saati: Haberler, haberler…
Yıl 1959… Yine köy meydanında heyecan dolu günler. Türkiye ile Yunanistan arasında Zürih’te Kıbrıs konusunda anlaşma yapıldı. 11 Şubat 1959 Zürih’te Türk – İngiliz – Yunan ve Kıbrıs temsilcileri arasında Kıbrıs konusunda anlaşmaya varıldı. Türk heyeti Başbakanımız Adnan Menderes ile Londra’ya giderek Kıbrıs antlaşmasını onaylayacak… Şimdi anlamadıklarımla özetliyorum. Yüksek kültürlü olan KOLAY köyünde akşam haberleri mutlaka dinleniyor. Bazen NEYZEN’CE şiirler de eşlik ediyordu.
17 Şubat… Londra’ya Kıbrıs antlaşmasını onaylamak için giden Başbakanımızın uçağı düşmüş Başbakanımız sağ kurtulmuştur. Kolay’da yine heyecan dorukta. 19 Şubat… Başbakanımız Menderes, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kuruluş (Barış) antlaşmasını hastanede yatağında imzaladı. Yunan, İngiliz ve Ada’nın temsilcileri hastanede Başbakanı ziyaret ettiler. Bu antlaşma ile Kıbrıs Cumhuriyeti kuruluyordu.
KIBRIS CUMHURİYETİ
Zürih ve Londra antlaşmaları gereği Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kurulma çalışmaları başladı haberleri Kolay’da, Bafra’da sevinçle dinleniyor. Yunanlılar artık ENOSİS diyemeyecek diye yorumlar yapılıyor. Türk soydaşlarımız rahatlayacak Kıbrıs Cumhuriyeti’nin Anayasası hazırlanmaya başlıyor. Türk toplumu Türkiye’nin garantisi altında güvenceye alınıyor. Ve 27 Mayıs 1960 günleri bir sessizlik içinde geçiyor. Köy içindeki kahvehaneler kalabalık değil. Haberler değişiyor ve 16 Ağustos 1960 tarihinde Kıbrıs Anayasa çalışmaları sonuca varmış. Kıbrıs Cumhuriyeti ilan edildi. Haberlerde Makarios ilk Cumhurbaşkanı, Dr. Fazıl KÜÇÜK de Cumhurbaşkanı Yardımcısı… Haberler ilk aylarda sakin seyrediyor. Kurumlarda görev alacak Türkler için Makarios zorluklar çıkarmaya başlıyor.
Ortaokul yıllarında Bafra’da Kıbrıs Mitingleri. 1962 – 1965 yıllarında Bafra’da ortaokuldayım. Kıbrıs haberleri gazetelerde ilk sayfada yer almaya başlıyor. Makarios Türk Belediyelerinin kuruluşunu engelliyor. Türklere baskı yapıyor. Sınıfım 40 öğrenciden fazla idi. Okulun orta – lise bir binada belki binden fazla öğrenci. Her öğrenci bir mücahit gibi… Kıbrıs’ta Rumlar saldırılara geçmiş.
Adada bulunan 650 kişilik birliğimiz Türk toplumunu koruyor. Ancak Yunanlılar çok büyük yığınak yapıyor. Adaya asker çıkarıyorlar. Haberler dehşet düzeyinde. Ortaokul öğrencileri olarak heyecan içindeyiz. Kıbrıs’ta Rumlar Türklere ait camileri bombaladılar. Türklere saldırılar devam ediyor.
YIL 1963 BAFRA
Evlerde kahvehanelerde hep Kıbrıs haberleri dinleniyor. Gazeteler Kıbrıs haberleriyle dolu. Rumlar saldırıyor. EOKA çetesi kanlı saldırılar yapıyor. 30 Kasım 1963 tarihinde Makarios, Türkleri imha etmek amacıyla Kıbrıs antlaşmasını değiştirmeyi teklif ediyor. Makarios, EOKA, Yunan Birliği, Kıbrıs Rumları Türklere karşı saldırıyor haberleri Türkiye’de üzüntü yaratıyor.
18 Aralık 1963 tarihinde saldırılar, kaçışma haberleri, 21/22 Aralık 1963 haberleri, Türk otomobiline saldırı… 23 Aralık’ta Rumların saldırısı 6 Türk ölüyor. 50’den fazla yaralı var. Haberler kötü. Bafralılar heyecanlı EOKA’CI Nikos Sampson 500 Türkü evinden zorla alıp götürmüş.
24 Aralık haberleri… Ayvasıl (Türkeli) köyüne baskın yapan katil EOKA’cılar 21 Türkü öldürmüş. Aynı günün haberleri kanımızı donduruyor. Bafra’nın her sokağı, evi, matem içindedir. 23 Aralık 24 Aralığa bağlayan gece. KUMSAL Bölgesine baskın yapan Yunan Alayının desteğindeki Rum katiller 150 kişilik Rum çetesi başlarında Yunan Subayı olduğu halde Türk Alayı doktoru Tabip Binbaşı Nihat İlhan’ın eşi ve üç çocuğu (Murat – Kutsi ve Hakan) makineli tüfekle evin banyosunda öldürülmüş, Bafra’da miting yapılıyor.
Bafra Lisesi bahçesinde bütün okul sıra oluyoruz. Bafra Cumhuriyet meydanına doğru yürüyüşe geçiyoruz. Bütün sokaklar okulların yürüyüşü ile dolu. Bafra’nın 114 köyünden gelen köylüler, kasaba halkı, öğrenciler, Tekel İşçileri her tek yürek halinde Atatürk’ün heykeli önünde söz veriyoruz. Ya Taksim Ya Ölüm! Diyoruz. Şehitleri rahmetle anıyoruz. Kıbrıs’taki soydaşlarımızın yanında olduğumuzu dünayaya haykırıyoruz.
YIL 1964… KIBRIS HABERLERİ BÜTÜN
TÜRKİYE’Yİ ÜZÜYOR
01 Ocak 1964 tarihinde Makarios 1960 antlaşmasını feshetmiş. Bafra ve köyleri heyecanla haberleri dinliyor. Haberler kötü. Türkler yok ediliyor. 06 Şubat 1964 haberleri. Arpalık Türk köyüne Rumlar saldırmış… Katliam yapmışlar. 12 Şubat 1964 Limasol Türk bölgesine saldırı.
04 Mart 1964 tarihinde BM Barış Gücünün Kıbrıs’ta göreve başlaması kararı alınıyor. Rumların saldırısı hiç durmuyor. Mart – Nisan – Mayıs ayları saldırılar hep devam ediyor... Ağustos ayı başı, 06 Ağustos olmalı (08/09 Ağustos 1964) Kıbrıs’ta bulunan bütün Rum kuvvetleri EOKA katil örgütünün lideri Grivas, 4000 kişilik kuvvetiyle, Rum Muhafız Alayı, Yunan subayları en ağır silahlarıyla Erenköy’e saldırıya geçiyor. Erenköy Kıbrıs’ın Türkiye ile bağlantısı olan tek yer. Türkiye silah ve askerlerini Erenköy’den adaya çıkarıyor. 600 kadar çoğu üniversiteli mücahitler Erenköy’ü canla başla savunuyor, savaşıyor. Türkiye’de Türkiyelilerin kalbi Erenköy için atıyor. Haberlerde Erenköy’ün her an düşebileceği söyleniyor. Kıbrıs’ta Kıbrıslılar Türkiye Cumhuriyeti’nden yardım bekliyorlar. Kuzeye bakıyorlar. Kuzeyde... Anadolu’da KUTUP YILDIZINDA GÖZLERİ ... VE... 08 Ağustos’ta havalanıyor Türk jetleri... Rum saldırganların ikmal yolları bombalanıyor. 09 Ağustos’ta 64 uçaktan oluşan filomuz Kıbrıs’taki Rum askeri bölgelerini yok ediyor. Seviniyoruz, Erenköy kurtulmuş. Ancak 08 Ağustos saat 19.00 da yapılan uçuşta pilot Yüzbaşı Cengiz Topel’in uçağı isabet almış. Pilotumuz sağ olarak yere inmiş. Rumların eline düşmüş haberleri canımızı acıtıyor. İçimiz kan ağlıyor.
Bafra’da acı haberlerden sonra gelen ilk Perşembe günü Cengiz Topel destanı okunuyor.Yolda pazarda vahşiliğin caniliğin konusu gündeme oturuyor. Pilotumuz Cengiz Topel’e işkencelerin en ağırını yapmışlar. Kanını çekerek öldürmüşler. Destancılar Cengiz Topel’in destanını hem okuyor hem dağıtıyor. Köylüler destanı yarışırcasına alıyor. Ortaokul son sınıfta olmalıyım. Destanı okurken ağlayanları dua edenleri gördüm.
Yıl 1965 – 1969 öğretmen okulundayım. 1965 yılında Ordu’nun Perşembe İlçesinde Perşembe Erkek İlk Öğretmen Okuluna girdim. Yatılı öğrenciyim. Yatakhanemiz 80 kişilik çift ranza koğuş tipindeydi. 80 erkek öğrenci konuşuyor konuşuyorduk. Söz konusu Kıbrıs’a gelince uyuyanlar da uyanıyordu. Yüksek sesle konuşuyoruz. Söz alabilmek için birbirimizle yarışıyoruz.
Yıl 1967 Yunanistan’da derbe olmuş. Askerler yönetime el koymuş. Askeri Yönetim Yunan halkının desteğini kazanmak için Kıbrıs’ta EOKA Teşkilatına olan desteğini arttırmış. Adaya gizlice 15.000 asker çıkarmış. ENOSİS diye nutuklar atıyorlarmış. Yani ENOSİS, Kıbrıs’ı Yunanistan’a katacağız, bağlayacağız demekmiş.
Megali İdea ise İstanbul’u, Batı Anadolu’yu alarak büyük Yunanistan’ı kurmak hayali imiş.
Bizden önceki dönemlerde Yüksek Öğrenime seçilmiş Yüksek Öğretmen Okuluna Ankara’ya giden öğrenci ağabeylerimizin Kıbrıs’a gitmek için Mücahit yazıldıklarını duyardık. Yüksek öğrenimden geri dönen arkadaşlara mücahit olarak gidenleri sorardık. Ankara’da Yüksek Öğretmen Okulu’nda okuyanlardan duyduklarını dinlerdik. Yüksek Okul’a seçilerek mücahit olarak Kıbrıs’a gitme şansına sahip olacağımızı sanırdık. Okulda binden fazla öğrenci vardı. Sadece 300 öğrenci birinci sınıfa başlamıştık. Diğer arkadaşlarım da benden daha heyecanlıydı. Kravatım kül rengiydi. Üzerinde Kıbrıs haritası vardı. O günlerde bu Kıbrıs haritalı kravatlar çok satılırdı.
1969 Haziran döneminde mezun olunca Kıbrıs’a öğretmen olarak gitmek istedim. Mümkün olmadı. Kıbrıs’a aşık olmuş kara sevdaya tutulmuş gibiydim.
GÖREVE BAŞLIYORUM
İlk görev yerim Bafra’nın Ozan köyü idi. Köy içinde kahvehaneler vardı. Haber saatleri kahvehaneler doluyor ve Kıbrıs haberleri dikkatle izleniyordu. Radyom yoktu. Haber dinlemeye kahvehaneye gidiyordum. Üç ay sonra taksitle pilli yerli malı BEKO marka radyo aldım. Artık gece gündüz haberleri kaçırmıyordum. Burası Bayrak. Bayrak. Bayrak.. Burası Kıbrıs Türk Mücahidinin sesi Bayrak... Anonsuyla 25 Aralık 1963 tarihinde yayına başlayan Kıbrıs Türkünün sesini duyacağım.
Bir yıl sonra gitmemek hakkım olduğu halde Isparta’ya askere gidiyorum. 2. Tabur 5. Bölük erlerinden ALİ AK. Bir söylenti çıkıyor. Bu bölükte bizden önce Kıbrıs’a komando yetiştirilmiş. Eğitimde tüfek çatmalarında subaylarımıza soruyoruz. Bütün bölük hepimiz öğretmen. Subaylarımız Kıbrıs’ı anlatıyor. Kıbrıs davamız hakkında konuşmalar sırasında hepimiz aynı heyecanı duyuyoruz. Temel eğitim bittikten sonra kura çekiyoruz. Karadeniz bölgesinin en yüksek yerlerinden bir köye er öğretmen olarak atanıyorum. Karagöl Dağlarına elimi uzatsam değecek gibi bir dağ köyü. Kahvehaneler haber saatlerinde doluyor. Haberlerde Kıbrıs konusu geçince konuşmayı çok seven Karadenizliler çok konuşuyorlar. Bir götüren olsa kimse kalmaz. Hepsi Kıbrıs’a koşa koşa savaşmaya giderler. Ben haberlerimi evimde dinliyorum. Benim yerli malı bir radyom var. O köyde iki yıl görev yapıp ve tersihimi aldıktan sonra Samsun Valilik emrine atanıyorum.
Samsun Milli Eğitim Müdürlüğünce Kolay’a yakın Kozağzı köyü ilkokuluna görevlendiriliyorum. Okul müdürü Ankara Hukuk Fakültesinden ayrılmış. Kıbrıs ve mücahitlik konusunda çok bilgisi var. Bir süre sonra doğup büyüdüğüm ilkokulu okuduğum Kolay Merkez İlkokuluna atanıyorum. Her gün gazete geliyor. İki okul ve ortaokul var. Kıbrıs milli davamız üzerine konuşmalar hiç eksik olmuyor. 1963 KANLI NOEL olaylarından 1974’e kadar 11 yıl boyunca Türklerin çektiği sıkıntılar, uğradıkları vahşetler... Türk toplumunu yok etmek istemeleri. Kanlı baskınlar adam kaçırmalar. Binlerce Türkün evini ocağını bırakıp çadırlarda yardımlarla yaşamaya çalışmaları... Bazen sertleşen tartışmalar. Dayanamadığım eleştiriler de alıyorum. Cevabım sert oluyor. Bütün yaşadıklarımı Ahmet GÖKSAN’IN kitaplarını okurken daha iyi hatırlıyorum.
VE 1974... KIBRIS BARIŞ HAREKATI GÜNLERİ...
15 Temmuz 1974 EOKA – B ve Yunan subayları Kıbrıs’ta darbe yapmış. Makarios devrilmiş. EOKA – B’nin lideri Nikos Sampson Cumhurbaşkanı olmuş KIBRIS HELEN CUMHURİYETİ ilan edilmiş... 2000 kadar Rum EOKA – B tarafından öldürülmüş. Nikos Sampson Yunanistan’daki Cunta idaresinin her türlü desteği ile dağınık halde 103 köyde yaşayan Türklere aynı anda saldırıya geçmiş... Bütün Türkleri toptan katlederek adayı bir oldubittiyle Yunanistan’a bağlayacaklarmış. 1963’den beri uyguladıkları kanlı vahşetin son perdesini açmışlar...
Son anlar... SON... SON... Türkiye yetişmeli... Bir gün bile gecikse adada Türk kalmayacak. O günleri gözümüz yaşlı olarak gazetelerden okuyor, radyodan dinliyor ve televizyonlardan izliyoruz.
20 Temmuz 1974 günü Türkiye tek taraflı olarak Kıbrıs Barış Türk Harekatını başlatıyor. Türk Silahlı kuvvetleri havadan indirme ve denizden çıkarma yaparak Kıbrıs adasına giriyor. 3 günde Girne – Lefkoşa arasında köprübaşı tutuluyor. Türk Mukavemet Teşkilatı büyük kahramanlıklar yaratarak harekata katılıyor. Ancak Birleşmiş Milletlerin çağrısıyla 22 Temmuz’da ateş kesiliyor. Kıbrıs’ta dağınık halde bulunan Türklerin güvenliğinin sağlanamadığı ve Rumların saldırılarının devam etmesi üzerine 14 – 16 Ağustos’ta İkinci Barış Harekatı yapılarak adanın %37’si kontrol altına alınıp harekata son veriliyor.
Bu mutlu Barış Harekatında Türk Silahlı Kuvvetlerimiz 498 şehit vermiştir. Yaralı sayısı 1200’dür. 70 mücahitimiz şehit olurken sivil halkda bu sayı 270’dir. 1000 sivil de yaralanmıştır.
Bütün bunları ve sonrasını Ahmet GÖKSAN kitaplarında tarih sırasıyla yeri geldikçe anılarla o günlerin gazeteleri ve özellikle çok değerli 60 yıllık arşivinde bulunan belgeleriyle çok güzel anlatıyor.
VE YIL 1976
13 Şubat 1975 tarihinde Kıbrıs Türk Federe Devleti’nin kuruluşuna sevindik. Kıbrıs’ta Taksim gerçekleşti diye düşünmüştük. Eşim de öğertmendi aynı okulda çalışıyorduk. Kıbrıs’a mücahit olarak gidemedim. Öğretmen olarak gideyim diye konuştum. Sordum soruşturdum ve bir dilekçe yazarak Kıbrıs’a postaladım. Ne yazdığımı hatırlayamıyorum. Ancak verilen cevap yazısını hala saklıyor ve izninizle sizlerle paylaşıyorum.
Bütün bunları Kıbrıs ile ilgili anılarımı yaşadığım çevre içindeki gözlemlerimi aktarmaktaki amacım, Türkiye’de halkımızın gençliğimizin Kıbrıs hakkındaki düşüncelerini duygularını Kıbrıs ve Kıbrıs Türkleri hakkındaki hassasiyetlerini duyurmak içindir. Kıbrıslı Türk kardeşlerimizin Türk kültürünü yaşatmaları ve Türklük uğruna verdikleri mücadeleyi 1963 – 1974 yılları arasında her gün ölümle, saldırıyla, kaçırılmalarıyla karşı karşıya kalarak, yoksulluk içinde yaptıkları KUTSAL SAVAŞI unutmayalım…
Sayın Ahmet GÖKSAN’IN kitaplarını okumak gerekir. Hem Kıbrıs’ta hem de Türkiye’de bütün kütüphanelerde bulunmalı. Okul kitaplarında yer almalıdır.
Sayın GÖKSAN, 6. Cildinde BAĞIMSIZLIĞA GİDEN YOLUN ÖNCESİ başlığıyla verdiği bölümde 13 Şubat 1975 tarihinde Kıbrıs Türk Federe Devletinin kuruluşunu ve 15 Kasım 1983 tarihinde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin ilan edilişini tarihsel bir sırayla bütün yönleriyle anlatıyor. Bu konuda en önemli kaynaklardan biri olmuştur.
Yine Sayın GÖKSAN, Kıbrıs Avrupa Birliği ilişkileri üzerine
okuyucuyu bilgilendiriyor. Yani kısacası Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin siyasi tarihini yazmışlar. Kendilerini kutluyor saygılarımı sunuyorum.
İyi okumalar dileğiyle…
ALİ AK
Emekli Öğretmen
Kolay Mahallesi / Bafra / SAMSUN
(Not: 01 Ağustos 2020 tarihiyle hala Kıbrıs’a gidemedim)