BU ÇILGINLIK NEREYE KADAR
Prof. Dr. Dursun Kırbaş

BU ÇILGINLIK NEREYE KADAR

Haziran 2015’ten bu yana elime kalemi alamıyorum.

. İçime bir karamsarlık çöktü. Legal planda mücadele etmek isteyenleri (parlamento içinde kalmak isteyenleri), parlamento dışına itmek için bu gayret niye. Niçin dağa çıkmıyorlar diye her türlü belden aşağı vurmalar devam ediyor. Bütün bunlar olurken, aklı selim-i elden bırakmayan HDP kesimi de artık arka arkaya yanlışa devam ediyor. Aslında sorunu konuşmaya önce “çözüm süreci’nden” başlamak lazım. Karşılıklı samimiyetten uzak bir çözüm süreci başlatıldı. Herşey gizli kapaklı devam etti. Toplum bilgilendirilmedi. Parlamentoya bilgi verilmedi. Her iki tarafta bu süreçten azami fayda sağlamak amacıyla yola çıktı. Oysa toplumda büyük bir istek, büyük bir barış iklimi oluştu. Ne oldu da bu süreç bozuldu? 1.si, iktidar partisi seçimlerden istediğini alamadı. 2.si, RTE’nin başkanlık hayalleri suya düştü. Bunun üzerine bir anda düğmeye basıldı. Hızla savaş ortamına girildi. Daha önce hangi sözler verildi, neler yerine getirilmedi? Hiç bir şey bilmiyoruz. Dolmabahçe mutabakatı ne oldu? Onun taraftarları niçin sözlerinden caydılar. Ya da hiç olmamış gibi davranıyorlar? Bunları bilmiyoruz. Daha önce de bilmiyorduk. Sonra hepimizin bildiği gibi güneydoğuda bazı ilçeler Gazze’ye benzer tarzda ablukaya alındı. Sokak savaşları başlatıldı. Devlet bu savaşları kazandığını ilan ediyor. Aslında kazanan kimse yok. Kaybeden ise tüm ülke. Savaşın bile bir ahlakı vardır. Basına yansıyan haberlerden devletinde bu savaş etiğine uyduğu söylenemez. Sivillerin zarar gördüğünü hepimiz biliyoruz. PKK güçleri de bu savaşı sivil katliamlar haline dönüştürdü. Bu noktada çılgınlıklar yaşanıyor. HDP bu çılgınlıkların neresinde ya da ne yapabilir? Çok bir şey yapamaz ama bu sivil katliamlara dur diyebilir. Bu konuda dik durabilir, nasıl ki Cizre’de , Surdaki sivil yaralanma ve ölümlerde sesini çıkartabiliyorsa, bu son sivil saldırılarda da sesini çıkartmalı. Bütün demoktarik güçleri arkasına almalıdır. Yoksa bu çılgınlığın sonu yok.