KUVVETLER AYRILIĞI
Prof. Dr. Dursun Kırbaş

KUVVETLER AYRILIĞI

Başbakan RTE, büyük projelerin önündeki en büyük engelin kuvvetler ayrılığı olduğu anlamına gelen sözler söyledi.

 

Dr. Dursun Kırbaş

 

        İnsanın kanını donduran bu söylemin neyi içerdiğini biraz açmakta fayda var. Kuvvetler ayrılığı demokratik rejimlerin olmazsa olmazıdır. Yasama, yürütme ve yargı hem birbirlerinden bağımsız hem de birbiri ile uyum içerisinde (Anayasaların gösterdiği yolda) olmalıdır. Yol gösteren anayasa arızalı ise sorunun kaynağı orasıdır demek belki de daha doğru olacaktır. Demokratik rejimlerde yürütme herşeyin üstünde değildir. Yaptığı icraatlardan dolayı yasamaya (Yani TBMM) karşı sorumludur. Gerekirse de yargı karşısında hesap vermek zorundadır. Sayın RTE hesap vermek kısmından hiç hoşlanmamaktadır.

       Eğer bir ülkede yaşamayı by pass eden  kanun hükmünde kararnamelere (KHK) sık sık başvuruluyorsa, demokrasi adına ortada bir garebet var demektir.

       Yasama organınıda çoğunluk benim elimde istediğimi yapar, geçiririm diyorsan, konsensus (uzlaşma) aramıyorsan demokrasi adına çok ayıp ediyorsun demektir. Hukuku HSYK üzerinden dizayn ediyorsan daha büyük bir sorun var demektir.  

     Değerli okuyucular demokrasi adına oynanan oyunda, yürütmenin başı yasamanın ve yargının kendisine ayakbağı olduğunu söylüyor. Demokrasi açısından ise yasama ve yargının yürütme tarafından esir alındığını görüyoruz. 21.12.2012 tarihli NTV-Star ortak yayınında sayın RTE bir kısım basının sorularını (Oğuz Haksever’in programında) yanıtladı. Yanlış anlaşıldığını

Ya da kasten yanlış yorumlandığını ifade etti. Hatta Mehmet Barlas’ın “Gündemi değiştirmek için özel bir gayret mi gösteriyorsunuz?”anlamına gelen bir sorusuna “Onu siz bulacaksınız.” diyerek mühtehzi bir gülümseme ile yanıt verdi.

     Asıl amacını ise şöyle açıkladı. Asla kuvvetler ayrılığına karşı olmadığını ama kuvvetlerden ikisinin yargı ve yasamanın yürütmenin işine pek karışmaması gerektiğini ifade etti. Bunun için büyük projelerin engellendiğini, ülkenin milyar dolarlık zarara uğradığını ifade etti.

      Tam bir demokrasi isteniyorsa kuvvetler ayrılığı sonuna kadar korunmalı. Bütün kuvvetlerin kuvveti anayasada iyi tarif edilmeli. Hele de kuvveti zor yoluyla eline geçirmiş, darbe iktidarının herşeyi kendine yontan bir tarzda organize ettiği, darbe anayasası ile yasama ve yargının yeterli derecede etkin olacağını düşünmek safdillik olur. Darbe Anayasasının yürütmesinin sahip olduğu (KHK çıkarma yetkisi dahil) hakları bile az gören bir anlayışla ileri demokrasiye değil, “Diktatörlüğe”doğru yol alırız. Bu böyle biline.