Memleketin Hali
Gonca Vural

Memleketin Hali

ANAYASA oylamasına doğru giderken, halk hangi yasanın değişip hangisinin değişmeyeceğinden habersiz, ya da üstü örtülü bir gösterimle, ne kadar sağlıklı karar verecek.

12 Eylül Darbe Anayasası, o yılların acıları üzerine yapılmış, o yılların izlerini taşıyan alel acele yapılan bir anayasa. O günlerden bu güne ne değişti, Siyaset, ekonomi, hayatın dinamiği bambaşka bir Türkiye yarattı, milletçilikten ümmetçiliğe dönüş. Atatürk, Cumhuriyet, Laiklik, Demokrasi, Türk Ordusu, Türk tarihi, dili, dini, kültür birliği, eğitimi, kısacası mili değerlerimizin cılkını çıkarttılar. Yeni Anayasa da yapılacak değişikler, bizden neler götürecek ya da neler getirecek göreceğiz, türbanı öne sürerek, altından neler geçireceklerini de görmemiz yakındır. Ülkemizi sürekli suni bahanelerle oyalayıp, gerçek meseleleri kendi bildiklerince deyim yerindeyse halletmeye çalışmaları, ülkemizi dış güçler karşısında çok daha içinden çıkılmaz duruma sokacaktır, görünen köy kılavuz istemez.

Bugün Atatürk’ü eleştirenler, Atatürk ve Türk milletinin kurduğu, kurtarılmış vatan ve bayrak altında yaşamanın keyfiyetinden, Türkiye Cumhuriyetine katkı sağlamayı bırakın daha da geriye götürmüşlerdir, Cumhuriyeti suiistimal etmişlerdir. Konuya devam olarak Erol Mütercimler’in Akıl Oyunu kitabından, yaşlı Rumeli göçmeni Halide hanımla, Atatürk arasında geçen bir sohbet. Atatürk  Reisicumhurdur.

Cumhuriyet’in ilanından üç-dört ay geçmişti. Tatlı bir bahar günü akşama doğru, iki dost ceviz ağacının altında sohbete dalmışlarken, Atatürk birden, ‘ Halide Hanım “dedi, “ artık Cumhuriyeti ilan ettik. Sen buna ne diyorsun? “ Halide Hanım başörtüsünü şöyle bir düzelttikten sonra biraz durdu ve mavi gözlerini paşaya dikerek “ valla paşam ben cahil ve yaşlı bir kadınım “ dedi, “bu işlerden hiç anlamam. Yalnız sana bir şey diyeceğim. Gençliğimizde bizler Rumeli’nde, Osmanlısı, Bulgar’ı, Ulah’ı, Sırp’ı, hepimiz padişah efendimizin kulları olarak bir arada geçinip giderdik. Erkeklerimiz her Cuma namazından sonra camilerden çıkarken üç defa “ padişahım çok yaşa “ diye bağırırlar ve sonra işlerinin başlarına dağılırlardı. Sonra ittihatçılar geldi. “ size hürriyeti getirdik “ dediler. Hürriyet geldi diye ümmeti Muhammed artık işgücü bıraktı, ellerinde bayraklar, “ yaşasın Enver, yaşasın Niyazi, yaşasın hürriyet, musavat “ diye bağırıp çağırarak sokaklara döküldü. Bu hürriyet geldi, bizim rahatımızı bozdu, demek ki pek matah bir şey değilmiş, derken balkan harbi patladı. Askerimiz, ordumuz dağıldı, zabit nefer kaçacak delik arar oldular bizlerde göçmen ( muhacir ) olduk, ziyan sefil yollara düştük. Kimimizi Bulgar kesti, kimimiz hastalıktan, kimimiz açlıktan ve soğuktan kırıldık, canım Rumeli elden gitti, bizler dört bir yana dağıldık. İttihatçıların getirdiği bu hürriyet pek berbat bir şeymiş, diye düşündük. Daha kendimize gelmeden seferberlik oldu. Millet Çanakkalelerde, Arap çöllerinde, Kafkas dağlarında hep kırıldı. Köyler kasabalar hep boşaldı. Orak sallayacak, çift sürecek erkek kalmadı. Kalanlar ise ya çolak ya topal ya deli.

Yunan gavuru bizim bu halimizden yararlanıp İzmir’e girdi. Üzerimize saldırdı. Ta Polatlıya kadar geldiler. Sen onlarla orada boğuşurken, bizlerde, sizler için dualar ederken top seslerini duyar, getirilen sürü ile yaralıyı tımar etmeye çalışırdık. Allah senden bin kere razı olsun. Yunan kafirini kırıp geçirdin, memleketi kurtardın. Yalnız bu ihtiyar kadının hayır duası bile seni cennete götürmeye yeter. Padişah, halifeyi müslimini kovdun, Âli Osman ailesini sürgün ettin ve geldin, onun koltuğuna oturdun helali hoş olsun, sen bunu hak ettin, o koltuk sana ananın ak sütü gibi helaldir. Yalnız şimdi kalkıyorsun, ittihatçıların başımıza o kadar bela getirmiş olan “ hürriyetin “ önüne bir “ cum “ oturtuyorsun, bizlerde olduk “ Cum- hürriyet “. Helali hoş olsun, ama ben neden korkarım bilir misin Paşam?

Seni çok severiz san inanır ve güveniriz. Ama hepimiz faniyiz, bugün varız yarın yokuz. “ ama Allah gecinden versin, bir gün sana da emrihak vaki olarak aramızdan ayrılırsan halimiz nice olur çok korkarım ki, senden sonra bu koltuğa oturanlar, ittihatçıların getirdiği o uğursuz “ hürriyetin “ önüne oturttuğun “ cum “ un cılkını çıkarırlar, işte o zaman bu memleketin hali felaket olur.

Başka söz söylemeye gerek var mı?

  SEVGİYLE     KALIN

 

RAMAZAN BAYRAMIZI KUTLAR; SAĞLIK, MUTLULUK VE ESENLİKLER DİLERİM.

DİĞER YAZILAR
Sende Yorumla...
Kalan karakter sayısı : 500