Şaka maka derken yaş 63 oldu.
Geriye dönüp baktığımda çok şey bırakmışım ardımda. Ne çok acı, ne çok gözyaşı ama bir o kadar da mutluluk ve gülümseten anılar. İyi ki yaşamışım dediğim anlar ve iyi ki yapmışım dediğim işler. İyi ki tanımışım iyi ki sevmişim dediğim güzel insanları.
Ben yaşamım boyunca basındaki görevim icabı yaşıtımın üstünde insanlarla beraber oldum. Onların geçmişteki Bafralılık duygularını onlarla paylaştım yaşadım. Onların anlattıkları bir Bafra duygusu var ki Bafraspor 1937 de Türkiye Şampiyonu olmuş. O günkü kadroda oynayan futbolcuları Şekerspor istemiş. Hiçbir futbolcu bu teklife evet deyip Bafra'yı terk etmemiş. Bu böyle bir sevgi. Diğer bir anekdotta Gazipaşa'dan bir vatandaş Kaymakamlıkta Nüfus Müdürlüğü'ndeki bir işi için Gazipaşa'dan ayrı kalmış. Mahalleye dönünce de arkadaşlarına kendimi gurbette hissettim demiş.
Bende 1970 yılında genç yaşta Ordu'nun Fatsa İlçesi'nde görev yaptığımda Cuma akşamları Bafra'ya gelişim de Şube Yokuşu'nda ağlamaya başlamışımdır. Bedenim Fatsa da aklım hep Bafra da olmuştur. 1970 senesinde basın hayatına Hürriyet Haber Ajansı'nda başladım. 42 yıldır amatör olarak muhabirlik, 20 yıldır da Bafra Haber Gazetesi'ni Vural Dilmaç ağabeyimle çıkarmak suretiyle amatör olarak gazetecilik yapıyorum. Ayrıca BRT Radyosu VE Süper Kanal2000 Tv'yi yayın hayatına geçirerek Türkiye ve yurtdışındaki Bafralılar arasında köprü kurup onların sosyal kültürel faaliyetlerini duyurup sesi ve kulağı olduk.
42 yıllık basın hayatımda tarafsız ve ilkeli yayıncılığı benimsedim ve yaptım. Hiçbir zaman yalaka, yandaş ve taraf olmadım. Sadece Bafra ve Bafra menfaatleri için taraf oldum. Görsel ve yazılı basında her fikre yer verdim. Sadece Atatürk düşmanı, Cumhuriyet düşmanı ve Bafra düşmanı olanlara yer vermedim. Bu konu da benim gibi düşünenlerin dışında d a kimseyle birlikte hareket etmedim. Basın mensubu olmanın avantajlarını kendi menfaatim için kullanmadım.
Bafra'nın sorunları ve projeleri için Başbakan, Bakan ve Milletvekillerinden istekte bulundum. Şu bir gerçek ki tek başına her sorunun üstesinden gelmek ve Bafra'yı cennete çevirmek hiç kimsenin harcı değil. Ben değil biz olmalıyız. Bafra'nın hak ettiği hizmeti alabilmesi için mutlaka başta belediye başkanı, demokrasinin vazgeçilmez olmazsa olmazı sivil toplum örgütleri, işadamları, devletin temsilcisi kaymakam, bölge milletvekilleri ve halkı bir araya gelmeli ve biz olma bilincini oluşturmalılar.Son zamanlarda bu bilinçle hareket edildiğinden dolayı Baframız bir fakülte kazanma noktasına gelmiştir.
Baframız da kısa süredir görev yapıyor olmasına rağmen Kaymakamımız Ali Katırcı ve eşi Hacer Katırcı şehirle bütünleşmeyi başardılar. Ve Bafra'daki sivil toplum örgütlerinin faaliyetlerine katılarak sosyal ve kültürel projelerin daha etkin olmasını sağladılar. Baframız da 21 - 22 Nisan 2012 tarihlerinde "Potansiyellerinden Hedeflerine Bafra Sempozyumu" yapılacak. Bu sempozyum da iki gün boyunca 22 bilimadamı görüşlerini sunacak. Baframız için bu sempozyumun bir ışık bir umut olacağına inanıyorum.
Baframız çok farklı bir yer.
Bunu Bafra dışına çıkınca, Bafra'dan uzaklaşınca anlıyoruz. Düzenlenen Bafralılar gecelerinde geceye katılanların Bafra hasretiyle yanıp tutuştuklarını görüyoruz. Üzerinden uzun yıllar geçmiş olsa da anıların taptaze olduğu, gözlerindeki ışıltıdan anlaşılıyor. Bu bir araya gelinen günlerde hep birlikte Bafra Nostaljisi yaşanıyor ve o günler yad ediliyor. O zaman anlıyorsunuz ki hep geriye gitmişiz zamanla. Daha iyiye ve güzele ulaşmak gerekirken kaybetmişiz güzelliklerimizi. Artık bu döngüyü tersine çevirme zamanı geldi. Geçmişte yapılan hataları hatırlayarak aynı hataları tekrarlamamak için genç kuşakların önünü açıp onlara fırsat vermemiz gerektiği inancı içerisindeyim.