SABIR,SABIR,SABIR...
Hasan Davran

SABIR,SABIR,SABIR...

   Ülkemiz zor günlerden geçiyor. Vatandaş "Ne olacak bizim halimiz? Neden bu krizi yaşıyoruz?" diyor.

Türkiye Cumhuriyeti’ni yönetenler ekonomik ve siyasi başarısızlıklarını görmezden gelerek iç ve dış güçleri suçlamadan önce aynaya baksınlar, baktıklarında suçlu karşılarında duruyor. Gençler Türkiye'nin sorunu ne? Biz neyin kefaletini ödüyoruz, biliyor musunuz?Cehaletin kefaletini ödüyoruz.Kuran'da 100 ayette akledin,aklınızı çalıştırın.Akletmez misiniz?" Allah aklını kullanmayanların üzerine pislik yağdırır"(Yunus suresi 100.ayet)

    " Allah size, mutlaka emanetleri(işleri) ehli olanlara vermenizi, adaletli davranmanızı emreder."(Nisa suresi 58.ayet)

    2020 yılında ülkemiz ve dünya ülkelerinde  yeni tip koronavirus (covid 19) salgını ve pandemi, sadece küresel bir sağlık krizi değil aynı zamanda ekonomik bir kriz yarattı. Bizim gibi az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeleri hem ekonomik yönden hem sağlık yönünden çok etkiledi. Bunda hem hükümetin hem de halkımızın büyük ihmalleri oldu. Zamanında aşı, zamanında maske ihmal edildi. Hâlâ daha ihmal edilmeye devam ediliyor. Bu da binlerce insanın ölümüne, milyonlarca insanın hastalığa yakalanmasına neden oldu. Tıp doktorları korunmanın maske-mesafe-aşıda olduğunu yalvarırcasına, ağlarcasına söylerken halkımızdan duyarsız insanlar bu uyarılara uymayarak hem kendilerinin hem ailelerinin hem de toplumun hastalığa yakalanmasına sebep oldular. Sorsanız dindar geçinen bu insanları ölmelerine, hastalanmalarına neden olarak kul hakkı yemişlerdir.

   Gençler, Türkiye coğrafi konumuyla, jeopolitik durumuyla,coğrafyası,farklı iklimleriyle dünyanın en güzel ülkesi.Sizler bu günün teknolojik şartlarıyla bilgiye ulaşmakta çok şanslısınız.Bir dakikada dünya ile iletişim kurma şansınız var.Bunu iyi değerlendirin.Sizler çok zekisiniz.Bu kadar olumsuz tablo içerisinde sakın ola yaşadıklarınızdan pişman olmayın. Gelecek nesiller cehaleti yenmiş olacak. Kimse sizleri kandıramayacak. Sabırlı olun.

    Sabır; hayatın bizlere getirdiği acı, keder, yokluk, yoksulluk, felaket, ölüm, katliam, soykırım, zorbalık ve zalimler karşısında metanetini bozmadan, cesaretini yitirmeden hiçbir şekilde ezilmişlik ve yılgınlık göstermeden, bağırmadan, çağırmadan, ağlamadan, dövünmeden dimdik ayakta durmak, gelen her türlü belaları sessizce hazmederek dosta güven, düşmana korku vererek kendisiyle aynı acıyı yaşayanlara da bir dayanak olmaktır.

 

Yani her şeyde olduğu gibi sabırda da güzel olan yerinde ve zamanında sabretmektir. İş işten geçtikten sonra, fırsatlar kaçtıktan sonra değil…

Sabretmek demek, her şeye boyun eğmek gerekli gereksiz her şeye rıza göstermek değildir.            

 Gelişmiş dünya ülkeleri en son ve en iyi yönetim şekli olarak tüm dünyada yaygınlaşan demokratik rejimi benimsemişlerdir.    

   Demokrasinin temel ilkeleri ; yasalara uyma zorunluluğu, eşitlik, aktif katılım, seçim, çok partili sistem, çoğunluğun yönetimi, çoğulculuk, hesap verilebilirlik, şeffaflık, anayasal güvence, güçler ayrılığı,laiklik,sivil toplum...

   Demokrasi ilkeler rejimidir. Bunun için dünya ülkeleri, halkları bu rejime kavuşabilmek için 30 yıl,100 yıl savaşları yapmışlar bu uğurda idam olmuşlar, zindanlarda yatmışlar.

   Biz ise halk mücadelesi vermeden…  Mustafa Kemal Atatürk'ümüz Türkiye Cumhuriyeti’ni kurmuş; Türkiye Cumhuriyet’i toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik, sosyal bir hukuk devletidir demiş. Devletimizin yönetim biçimini belirlemiştir.

Cumhuriyetimizin yaşaması ve gelişmesi için hayatı boyunca yüzlerce devrim yapmış.

  Cumhuriyetin genç kuşakları çağ dışı kişiler tarafından değil, bağımsız ve hürriyetin değerini bilen öğretmenler tarafından yetiştirilecek. Cumhuriyetin temelini ilim oluşturacaktı.

     Bilgisiz ve bilinçsiz bir halk topluluğunun ulus olma hakkına sahip olamayacağını vurgulayan Atatürk, ulusun bilinçlendiği oranda hak ve hukukuna sahip çıkacağına biliyordu. Bu nedenle eğitime ve kültüre çok önem vermiştir. Sosyo-ekonomik gelişmenin ve toplumsal değişme ve gelişmenin temeli teknolojik yenilenmeye dayanmaktadır. Bunun için yapısal dönüşüm için en önemli faktörlerin başında eğitim, bilim ve teknoloji gelmektedir.

    Gençler, öyle bir dünya sizleri bekliyor ki eğitilmiş, paylaşımı, uzlaşmayı, iletişim kurmayı, yardımlaşmayı bilen, yetenekli insanlar olacak. Sizlere bunlar hayaldir diyenler çıkabilir. Siz onlara aldırmayın, zamanınızı iyi değerlendirin, günümüz iletişim aracı olan sosyal medyadan dünyadaki gelişmeleri takip edip yaratıcı olun. Bu kabiliyet, bu zekâ, bu yetenek sizde var.

  Bunu yaşayarak okul öncesi çocuklarda gördüm ve izledim. Kim ne derse desin sizler Türkiye'nin geleceğisiniz. Gençler mutsuz insanlardan kaçının. Kötümser insanların olduğu yerde kötü bir enerji vardır. Bu ortamdan kaçının. Tekraren söylüyorum. Bir dokunuşun, bir gülümsemenin, bir kelimenin ,dinleyen bir kulağın,içten söylenmiş bir sözün ya da değer veren en ufak bir davranışın gücünü küçümsemeyin.Bunların hepsini hayatınızın güzelleşmesinde yeri var.

    Bu vesileyle Kurban Bayramı’nızın neşe, barış, esenlik, sağlık,yardımlaşma içerisinde sevdiklerinizle birlikte geçmesini dilerim. Bayramınızı kutlarım.

DİĞER YAZILAR