Yaklaşık yarım asırdır gazetecilik yapıyorum. Bu süre içinde kendi çocukluğum ve gençliğim bire bir halkın içinde geçti. Yaşanan acı tatlı anları fotoğraflayıp haberler yaptım. Gazeteciliğin verdiği imkânlardan doğan avantajla  büyüklerimle tanışıp  anılarını onların ağızlarından canlı canlı dinlerken onlardan daha şanslı olduğumuzu düşünüyordum.

         Bugün gelişen teknoloji hepimizin hayatını değiştirdi belki ama bundan en çok payını alan şimdiki çocuklar oldu. Dizüstü bilgisayarların, tablet Pc’ lerin, cep telefonlarının bulunduğu bir ortamda yetişen çocuklar, teknolojik aletlere olan ustaca yaklaşımlarıyla bizi şaşırtıyor.

        Bizim çocukluğumuzda teknoloji olmadığından bilgiye ulaşmak çok zordu. Şimdiki çocuklar bir dakikada dünyayla direkt etkileşime girebiliyorlar. Bir de bunlara bilinçlenmiş anne babaları eklememiz lazım. Bugün yetişen çocuklar aldıkları gıdalarla beyin gelişimini tamamladıklarından bizden daha zekiler, akıllarını çalıştırıyorlar. Onlar bizden daha üstünler. Geleceğin ‘cahil’ olmayan ve kolay ‘kandırılmayacak’ insanları yetişiyor artık. Okulların milli bayramlar ve yılsonu etkinliklerinde sergiledikleri söyleşi, tiyatro, resim, sunum, sanatsal ve proje etkinliklerindeki başarılarını görünce … Geçmiş zamanı artık şimdiki zamanda yaşamıyoruz.

      Bu çocuklara hayranım. Bu ülke için böylesi gençlerden hem umutluyum hem gururluyum. Bizleri bu günlere kadar ilimden, bilimden uzak tutan, siyasi amaçları uğruna halkı seçimde oy almak, vergi almakta, askere gitmekte hatırlayan siyasileri ve hurafelerle dini Kur’an’dan çıkarıp geleneklerle uyutan din adamlarını artık bu gençlik yutmayacak. Siyasi Parti Genel Başkanlarının seçimlerde milletvekillerinin listesini yapan, Belediye Başkanlarını ve meclis üyelerini bile halkın seçmesine müsaade etmeyen liderlere, “Kendi milletvekilimi ben belirlerim, Belediye Başkanımı ben belirlerim, haydi  oradan sen kim oluyorsun ?”diyebilecek. Kimse millete rağmen onun istemediği adaylarla artık sandığa gidemeyecek.

Din adamlarına da, “Bu güne kadar dini Kur’an’dan çıkarıp hurafelerle, geleneklerle bizi uyuttunuz. Ben Kur’an’ı kendi dilimden Kur’an mealini okuyarak, surelerin ve ayetlerin anlamlarını bilerek ibadetimi yaparım.” diyecek gençlik geliyor. Umutluyum. İnsanın umut etmesi demek, kişisel ve toplumsal yaşamındaki olay ve durumlarla ilgili beklentisinin olumlu olması, iyi şeyler olacağına dair duygusal inanç taşıması, yaşama ve geleceğe güvenmesi demektir.

   Atatürk’ün en önemli yönlerinden biri de gençliğe verdiği değerdir. Ülkenin geleceğini oluşturan “Gençlik” kavramı Atatürk’te en güzel anlamını bulmuş, en yüce değer yargısına erişmiştir. Atatürk daha Milli Mücadele’nin başından itibaren köhnemiş fikirlere, milleti geriye götürmek isteyenlere karşı tek çarenin gençlikte ve genç fikirlerde olduğunu görmüş, çağdaş zihniyetle yetişecek kuşakların gelecekte eserini daha da geliştireceğini, onu her türlü tehlikede koruyarak ebediyen yaşatacağını hissetmişti. Onun içindir ki Atatürk Türkiye Cumhuriyet’inin korunmasını onlara bırakmıştır. Yine Gazi Mustafa Kemal Atatürk , “Her kafanın anlamaktan aciz olduğu yüksek bir varlıktır gençlik.” demiştir.

    Bize bunca emanet ve öğüt veren Atatürk’ü saygı, minnet ve rahmetle anıyorum. Onu bu derece ölümsüz yapan ne gözüydü, ne saçı… Düşünceleriydi.

    Türkiye’nin bugününü ve geleceğini biçimlendirirken geçmişten ders alınmalıdır. Ancak bugün nasıl dünden farklı ise geleceğin de bugünden farklı olacağı bilinerek… Sorunlara  yeni ve yaratıcı çözümler geliştirecek bugünün çocukları, yarının gençlerine herkesin destek vermesi dileğiyle…

         Ata mirası güzel vatanı bu gençlik nesilden nesle zenginleştirerek ebediyen yaşatacaktır. Sonsuz uykunu rahat uyu çok sevgili Atatürk’üm.

        Sevdiklerimizle  birlikte mutlu ve milletçe huzurlu bir bayram geçirmek dileğiyle. Mübarek Ramazan Bayram’ınız kutlu olsun.