Ancak bizi çok daha zor ve sıkıntılı bir yeni yılın beklediğini söylemek zorundayız.
Günler, yılların rakamsal sayısı, bir şeyi değiştirmiyor. Bir tek biz değiştirebiliriz hep birlikte. Bu da çağın en çağdaş rejimi olarak kabul edilen demokrasi rejimini iyi anlayan gelişmiş ülkelerde olduğu gibi örgütlenmekle, sivil toplum kuruluşlarıyla ilimle, hukukla, adaletle güzel ahlaklı olmakla bunları tartışıp hayata geçirmekten geçer. Yoksa bu gerçekleri görmeden, hayata geçirmeden, umut ve güzellikler temennilerimize rağmen her yıl geçen seneleri gün be gün 2015’i yaşarken 2014’ü ve öncekini aradığımız gibi korkarım 2016’da da 2015’in acı dolu günlerini arayacağız.
Söylemle eylemin her alanda geliştiği ülkemizde söylemlere değil icraatlara bakın söylemler aldatır. Hitabet ustası insanlar vardır. Sizi aldatmasın. “Görüp de görmezlikten gelme”, “Ayıpların kusurların en büyüğüdür”, “Gözümüzü açalım, yoksa açarlar”, “Gözü tanede olan kuşun ayağı tuzaktan kurtulmaz” gözü bir türlü doymayan, sürekli çıkarını düşünen, onun peşinde koşan ve bu uğurda her türlü işe kalkışan kimse, yakasını tehlikeden kurtaramaz. Bu sözler atasözleridir. Ders alınmalıdır.
Ben 2016’da 68 yaşıma girdim.50 sene rahmetli İnönü’nün dışında birçok başbakan, bakan, milletvekilinin yanında mesleğim icabı köy köy, ahır ahır gezerek insanlarla iç içe oldum.Bugüne kadar gördüğüm 2 suçlu var.
Bunlardan biri Demokrasiyi bir araç olarak görüp iktidarlarını sürdüren siyasiler.
Bu siyasiler, Hükümet olduklarında devlet yönetiminde liyakat, yeterlilik, eğitim, tecrübeyi bir tarafa bırakıp benim partimden olsun yeter dediler. Biri dini, biri Atatürk’ü, biri milliyetçiliği kullanan siyasilerle bugünlere geldik.
Diğeri din adamları.
Peygamberimizden sonra dini Kuran’dan çıkarıp gelenek, hurafeler dini haline getirip Kur'an-ı Kerim’i ölü kitabı olarak mezarlıklara hapsetmişler. Ticari olarak Allah ile aldatmanın yolunu seçmişler.
Bu milletten (dinini kendileri bile bilmediklerinden) bugün Allah-u ekber deyip adam öldüren mezhepler, tarikatlar yaratmışlardır.
Burada iyi din âlimleri ve siyasetçileri tenzih ederim. Mesela yaşamdan örnek verirsem seçim dönemlerinde her milletvekili ve Belediye Başkanı siyasilerden Cuma’nız mübarek olsun, kandilinizi kutlarım mesajları alırız. Seçimler biter Cuma ve kandiller de biter mesajlar çekilmez. Yine bazı duyarlı insanları tenzih ederim.
Öyle duyarlı insanlar var ki! Ben Koruma Derneği Başkanlığı, Bafra Lisesi Mezunlar Derneği Başkanlığım dönemlerinde isimlerini veremeyeceğim (kendileri isimlerinin saklı kalmasını isteyenler.) bakan, iş adamı duyarlı insanlar, Cuma, kandil, okulların açılmasında, soğuk kış aylarında, öğrencilerin eğitimi ve soğuktan korunmaları için giysi ihtiyaçlarını lafla değil, bu ihtiyaç sahibi çocuklarımızın ihtiyaçlarını karşılayarak Müslümanlığın şartlarını hayata geçirerek yaşayan insanlarımızı da takdir etmek benim görevim.
Yoksa din adına Kuran’ı ve salayı bile para karşılığı okuyan, adına din adamıyım diyenleri görüp şahitlik eden biri olarak bunları da yazmak benim boynumun borcu olarak görüyorum.
Gerçekler balçıkla sıvanmaz. Gerçekleri gizlemeye kalkmak boş bir çaba olur.
Yalan ve talana dayalı hiçbir ülke ayakta kalmaz. Unutmamalıyız ki bu ülke için İstiklal Savaşı vererek başta Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları yanında binlerce şehit vermiş bu ülkenin kıymetini bilip Allah’ın Kuran-ı Kerim’de ayet olarak bize sunduğu, “Aklınızı kullanın. Aklını kullanmayanların üzerine pislik yağar.”ayetini unutmayalım.
Hepimiz bu ülkede yaşıyoruz. Bu felaket, bir yıkılmayla sonuçlandığında hepimiz altında kalacağız. Hiç kimse ben cumhurbaşkanıyım, ben başbakanım, ben milletvekiliyim ben çok zengin iş adamıyım diyemez. Herkes payına düşen acıyı çeker. İktidarlarına güvenerek bu felaketten kurtulacaklarını sananlar geçmişte tarihten ders alarak yol yakınken hatalarından dönsünler derim.
2016 yılının 2015’de yaşanan hiçbir olumsuzluğun yaşanmadığı
Türkiye’miz için umutlu, bereketli bir yıl olmasını temenni eder,
herkese sağlık, huzur, mutluluk ve başarı getirmesini dilerim.