Kabahat Kimde?
Hasan Davran

Kabahat Kimde?

Toplulukların ulaştığı ve ulaşacakları bütün zaferlerde kim bilir kaç milyon fikrin tesir ve hissesi kaynaşıyor.

 

Hangi sahada olursa olsun zafer bu binbir çeşit fikrin ve seslerin odak noktasıdır. Kabahat herhangi bir kimsedeyse kabahati kimse üstüne almaz. Bu anlaşılması zor halin içinden kim çıkarsa çıksın, bu arap saçını kim tarayacaksa,temizleyecekse biran evvel tarasın temizlesin bizde rahat edelim artık.

Bugün siyasi partilerimizin içine nüfus eden tehlikeli mikroplardan biride hiç şüphesiz ki şakşakçılardır. Partilerinin kararı ne olursa olsun doğru düşünceden tutarlılıktan uzakta olsa avuçlarının içi kızarıncaya kadar alkışlıyorlar. Milletvekilleri son zamanlarda Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde yani bu milletin istikbalinin tayin edildiği ve onun daima geleceğe emniyet ve gururla bakmasını temin eden mukaddes bir yerde, kürsüden omuzlarında yüklü bulunan millete hizmet vazifesini bertaraf ederek kürsüden ulu orta izan irfan dışı sözler sarfetmelerini bu millet kınamaktadır. Milli iradeyi temsil ettiklerini dillerinden düşürmeyen Mecliste ‘Egemenlik kayıtsız şartsız Milletindir’ sözü altında konuşanlar, parti genel başkanlarının diktasıyla aday gösterildikleri ve millete zorla seçtirildiklerini unutarak milli iradeyi temsil ettiklerini söylüyorlar. Bu tümüyle bir yalandır.

Mustafa Kemal Atatürk’ün Türk Milleti’yle İstiklal mücadelesi vererek kurduğu yeni Türkiye Cumhuriyeti’nin anayasasında Türkiye Cumhuriyeti laik, sosyal hukuk devleti denir ve Atatürk’ün devrimleri ile kazanılmış hakların korunması, genişletilmesi anayasanın teminatı altındadır. Türkiye Halkı için demokrasiyi sözde olmaktan çıkarmak, daha iyi yaşam koşullarında yaşamayı sağlamak için Anayasa değişikliği gerekiyorsa buna Meclisin şekillenmesini sağlayan yasa değişiklikleri ile başlayın. Açılımsa açılım, Milletvekillerinin dokunulmazlıklarının sınırlandırılması, siyasi partiler yasası ve seçim kanunlarında değişiklik yapılması, seçim barajının Avrupa normlarına çekilmesi, hukukun üstünlüğünün ‘Adalet mülkün temelidir’ sözünden hareketle sağlanması ile yapılır. Hala biz Milli iradeyi temsil ediyoruz diyorsanız, siz siyasi parti temsilcileri neden halkın istekleri doğrultusunda bir araya gelerek Anayasayı uzlaşarak oluşturmuyorsunuz.? Çünkü sizlerin iktidarı, muhalefeti birbirinizden farkınız yok. Çünkü siz ‘Milli İradeyi’ temsil etmiyorsunuz. Ben bugüne kadar muhtardan başkasını seçemedim. Demokratik hakkım ve vatandaşlık görevim olan oy vermeyi işlemini gerçekleştirmek için parti genel başkanlarının önümüze getirdikleri adayları seçtik.

Bugün dünyada ve Türkiye’de küresel kriz sürerken biz Kürt açılımıyla başlayıp demokratikleşme paketine dönüşen, Kıbrıs paketi, Ermeni paketi derken fiyaskoyla sonuçlanan bir açılımlar dizisiyle uğraşıyoruz. Halk unutulmuş, ülkenin gelir adaletsizliği, fırsat eşitliği, yolsuzluk, işsizlik karşısında emekli, memur, köylü kaderine terk edilmiştir. Demokratik özgürlük altında ülkemizde ayrışmalar başlamıştır.

Yazık ediyorsunuz bu millet bu güne kadar her partiye oy verdi. Cumhuriyetin faziletiyle insanlar tüm olumsuzluklara rağmen sandığa gitti. Size rağmen yine gidecek taki bir gün kendi iradesiyle Cumhurbaşkanını, milletvekilini, belediye başkanını, il genel ve belediye meclis üyelerini seçme özgürlüğüne kavuşana kadar.

Demokrasilerde tartışmalarla doğrular bulunur. Kırmadan, dökmeden, benim düşüncem doğrudur demeden, dövüşmeden, kavga etmeden, her düşünceye saygı duyup düşüncelerin doğrularını alıp yanlışlardan dönme zamanıdır. İktidarın muhalefetle, Mecliste gurubu bulunan ve bulunmayan siyasi partilerle, sivil toplum örgütleriyle uzlaşarak gelecek kuşaklara yaşanabilir bir gelecek bırakmanın sorumluluğunu taşıması ve bu bilinçle hareket etmesini temenni ediyorum. Ergenekon darbe planlarını araştırırken sivil darbe arayışlarını bırakıp, demokratik hukuk devleti olmayı sağlayacak yasaları çıkarmanın sorumluluğunu alın ve demokratikleşmenin çözümünü kendinizde arayın.

Sevgili Bafralılar ülkemiz gündeminde çok büyük sorunlar varken Bafra’nın sorunlarına değinmeden de geçemiyorum. Keşke ülkemizin bu kadar büyük problemleri olmasaydı da biz bütün enerjimizle Bafra’nın sorunlarını çözmenin çabası içinde olsaydık.

Bafra da güncelliğini koruyan ve ‘Bafralı Fakültesini İstiyor’ sloganıyla öne çıkan fakülte isteği Milli Eğitim eski Bakanı Metin Bostancıoğlu zamanından bu yana devam ediyor. Bu köşede ‘Sen Bafralısın Arkadaş’ başlıklı yazımda “32 bin öğrencisi olan Baframız da bir fakültenin olmayışı bir eksikliktir. Bafralı öğrenciler en verimli çağlarında fakültede okumak için Baframız’dan ayrılıp okullarını bitirince de büyük çoğunluğu Bafra’ya dönmediklerinden yıllardır Bafra iyi beyinlerini ve kültürünü dışarı illere ihraç ediyor. Biz fakülte isteğimizin nedeni bu gençlerimizi en azından 4 yıl daha Bafra’da tutarak hem ailelerine  hemde liseden mezun olduklarındaki zeka ve enerjileriyle Bafra’daki sosyal, kültürel, sportif alanlara katkı yapmalarını sağlamaktır. Bugün Bafra’nın en büyük sorunları kültür ve yetersiz eğitimdir.” demiş ve fakülte talebimi Metin Bostancıoğlu’na bir kere daha iletmiştim. Kendisi o zaman bu isteğimi olumlu karşılayıp Bafra’ya ‘Teknik Eğitim Fakültesi’nin açılması kararını vermiş ancak hükümetin erken seçim kararıyla bu istek ve karar gerçekleşememişti.

Bugün bu kıvılcımı ateşlemek için değişik meslek dallarından 15 kişilik bir ekipten oluşan ‘Bafra İçin Hepimiz’ oluşumu ‘Fakültemizi İstiyoruz Bir İmzada Sen At’ imza kampanyasını başlattılar. Bir imzada sen at standlarında kuyruğa giren 7’den 77’ye Bafralıların yoğun ilgisiyle çok kısa sürede 60 bin imza toplandı. Bu kampanyaya destek veren herkesi kutluyorum. Baframız da bir veya birkaç fakültenin eksikliğini bu yıl Bafra da birçok etkinliğe katılan başta Bayındırlık ve iskan Bakanı Mustafa Demir, Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehdi Eker, Devlet Bakanı Mehmet Aydın’a gerektiği şekilde birebir anlattık. Devlet Bakanı Mehmet Aydın bu isteğinizi Başbakana mutlaka ileteceğim diyerek söz verdi. Daha sonra Bafra Ticaret ve Sanayi Odası’nın davetlisi olarak Bafra’ya gelen Samsun Milletvekili AKP Grup Başkan Vekili Suat Kılıç Bafra’ya Ziraat Fakültesi kurulması çalışmalarını bir yıldır sürdürdüğünü ama bugüne kadar bir Bafralı’dan olumlu veya olumsuz bir görüş gelmediğinin serzenişinde bulundu ve Bafralı bu ölü toprağını üzerinden atmalıdır dedi ki bu sözünde yerden göğe kadar haklıydı. Suat Kılıç konuşmasında “Sizlerin Bafra için büyük düşünmeniz gerekir, bir değil birkaç fakülteyle 5-10 yılda Bafra Üniversitesi’ni düşünün” derken işadamlarına da “Karadeniz’in en büyük organize sanayi bölgesinde 4 fabrika olması büyük bir eksiklik ve bu sizlerin duyarsız olmanızdan dolayıdır. Bafra dışından çok önemli işadamlarının Bafra’ya yatırım yapmaları için sizlerle beraber öncülük yapmak için ben kendi adıma ve partim adına  söz veriyorum. Bu işi tek başımıza yapmamız mümkün değil belki onların içinde beni ve partimi istemeyenler olur ama sizlerle oluşturacağımız ekiple onları da buna destek vermeye ikna edeceğimize inancım sonsuzdur. Teşvik dediniz verdik hani yatırım, taşın altına elinizi koymanız gerekir.” dedi. Suat Kılıç haklıydı.

Hadi Bafralılar imza kampanyasında gösterdiğimiz bu birlikteliği, heyecanı bugün Bafra Ovası Sulama Kanalları Projesi,Bafra Müzesi’nin hizmete açılması, Aparı Şelaleri’nin turizme kazandırılması, doğalgazın şehiriçi ihalesinin yapılması, dünyaca ünlü kuş cennetinin yol sorununun çözümü konularında bölge milletvekillerinin de desteğini alarak göstermeliyiz.

Baframız da iyi şeylerde oluyor olmadı diyemeyiz. Bunların başında gecikmeli ve istenilen, olması gereken yerde olmamış olsa da Bafra 250 yataklı hastanenin ihalesinin yapılmasıdır. Toplu Konut İdaresi tarafından ilk etapta 360 konut olarak planlanan projenin inşaatının başlaması da sevindirici bir gelişmedir. Bu projelerin gerçekleşmesinde emeği geçenlere teşekkür ederiz. Bafra’nın diğer projelerinin gerçekleşmesi için sivil toplum hareketlerinin aynı heyecan, çabayla sürdürülmesini ve bütün Bafra Halkı’nın bu harekete destek vermesini istiyoruz.

Bu duygu, düşüncelerle hepinize saygı ve sevgilerimi sunuyorum.          

DİĞER YAZILAR