Akıllarını Kullanmayanlar Üzerine Allah Sıkıntılar Yağdırır.
Hasan Davran

Akıllarını Kullanmayanlar Üzerine Allah Sıkıntılar Yağdırır.

(YUNUS SURESİ 100. AYET)

Madenci ölümlerinde Avrupa’da birinci, dünyada üçüncü olan ülkemiz, tarihinin en büyük acılarından birini yaşadı. Manisa’nın Soma ilçesinde, Soma Holding’e bağlı Soma Kömürleri AŞ’ye ait kömür ocağında çıkan yangında 300’ü aşkın vatandaşımız şehit oldu.

Kaybettiğimiz canlarımız için Cenab-ı Allah’tan rahmet diliyorum, mekanları cennet olsun. Türk milletinin başı sağ olsun. Kaybımızı 300 kişi olarak değerlendiremeyiz. Onların arkalarında bıraktıkları yetim kalan çocukları, dul kalan bacılarımızı, çocuğunu kaybeden anne-babaları, babalarından yoksun büyüyen çocukların kuracakları yuvalardan oluşacak nesilleri düşünürsek binlerle ifade edeceğimiz rakam ortaya çıkar.Bu acı yüreklerde tarif edilemez yaralar açarak 76 milyonu ve insanlığı etkilemiştir.

SOMA FELAKETİNDEN ÇIKARMAMIZ GEREKEN DERSLER

Soma’da yaşadığımız acılardan sonra, başta hükümet, muhalefet, Cumhuriyet savcıları, bilim adamları, sendikalar, üniversiteler, iş adamları, işçiler, memurlar, din adamları, köylüler, basın hepimiz ağıtlar yakıyoruz.

Ülkemizde yaşanan bu sorun, ölümler ortaya çıkınca var olmuş gibi… Bu sorunun, hepimizin sorumsuz davranışlarının bir sonucu olduğunu göz ardı ediyoruz. Bunda hiç kimse kendini sorumsuz kılamaz. Tabi bu sorumluluğa az sayıda duyarlı davrananları tenzih ediyorum.

21. yy. da neden bu hale geldik? Avrupa demokratik sistemi egemen kılıncaya kadar akıllı, gerçekçi insanlar, gücü elinde bulunanlarla, bu gücün, güçsüz karşısındaki sınırsız istismar damarlarını sınırlandırma mücadelesini vermişler. Şairler, yazarlar, sanatçılar yani duygu dünyaları zengin insanlar, krallara, kiliselere

karşı mücadele vermişler. Bu uğurda kimileri zindanlara atılmış, kimileri canlarından olmuşlar. Bu mücadele 200,300 yıl sürmüş. Rönesans ve Reformlar, yapılmış. Sivil toplum örgütleri, halk mücadelesi ile kurumsallaşma ve kurallaşma çabası ön plana çıkmıştır. Kurallara göre yetkinin gücün sınırlandırılması. Bu

nedenle de demokrasi denen sistem oluşmuştur. Demokrasi, bireyin çıkarını ve özgürlüğünü topluma feda etmez. Çoğunluk gibi azınlığında hak ve özgürlükleri güvence altındadır.

Demokrasi, “kuvvetler ayrılığı” ilkesi üzerinde ayakta durduğu için yasama, yürütme ve yargı arasında denge ve denetim olanağı sağlamaktadır.

Dolayısıyla kimse kimsenin görev alanına müdahale edemez. 

Biz de ise Mustafa Kemal ATATÜRK, halkın kazandığı milli mücadele ile Cumhuriyet ve demokrasiyi ulusumuza kazandırmış. Siyasi partiler, bu değeri geliştirmek yerine, oy ve iktidar olma hevesiyle demokrasinin ilkelerinden kırparak liderler sultası yarattılar. “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.” sözü duvarlarda, sayfalarda yazılı kaldı ve milli irade hiçbir zaman TBMM’de oluşmadı. Böyle olunca da aç gözlü sermaye, avantacı siyasetçi, hırsız bürokrat üçlüsü el ele verdiler önlerinde hiçbir engel tanımadılar.

Öyle bir toplum olduk ki karşımızdakini yargılamaktan sevmeye zaman bulamıyoruz. Birbirimize selam veremez, biri bize, “Nasılsın?” dese, “İyiyim.” veya “Kötüyüm.” demeye korkar hale geldik.

Bu rezillikleri görüp ayağa kalkmayan, bu rezillikleri hazmeden hiçbir kişi bağımsız bir ülkede, bağımsız bir vatandaş olarak onuruyla yaşamayı HAK ETMİYORDUR!!.

Sevgili Bafralılar, ben bu sayıda, Ankara seyahatimde, Ankara Bafralılar Derneği Başkanı Hüseyin Ediz, PETEK PROJE Mühendislik Müşavirlik A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı İnşaat Yüksek Mühendisi Dursun Tekiner, Bafra Belediye Başkanı Zihni Şahin, Samsun Büyükşehir Belediye Başkanı Yusuf Ziya Yılmaz ve milletvekilleri ile görüştüğüm Bafra’ya kazandırılacak enerji ve Kızılırmak Sedde Projeleriyle ilgili gelişmelerden, Bafra eski Kaymakamı şimdiki Keşan Kaymakamı Bekir DINKIRCI’ nın “Keşan’a 230 Fidan Projesi”nden bahsedecektim.

Fakat bu sayıda bunlardan sadece Efsane Öğretmen Hüseyin Hüsnü Tekışık’la Ankara’da yaptığım görüşmeyi haberleştirdim. Gelişmelerle ilgili haberleri bir dahaki sayımızda ve internet sayfamızda yapacağım.

Sonuç: Türk toplumu, Atatürk ilke ve inkılaplarıyla, bilime ve çağdaşlığa destek vererek karanlıktan aydınlığa çıkacağını artık anlamalıdır. Millet, kendini cahil bırakan, karanlığa mahkum edenleri yargılamalıdır. Artık herkes şunu bilmelidir ki 21.yy.da bilimden ve bilgiden kaçmak akıl hastalığıdır.

Yüreğinde cumhuriyet, zihninde Atatürkçülük olan; hukuk devletinin üzerine titreyen; kalbinde yurtseverlik hisseden yürekli insanlarla bu ülke kurtulur.

 

19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramınızı kutlarım.

DİĞER YAZILAR